18

75 10 116
                                    

Sürç-ü lisan ettiysek affola...

Alex uçaktan inerken sükûnetini geri kazanmış vaziyetteydi. Sevgilisinin mesajını aldığını biliyordu, hissediyordu. Lakin acele etmeliydi.

Korumalarıyla birlikte önceden ayarlanmış araca bindi.

Gelecekleri önceden bildirilmemişti; Alex sürprizleri severdi(!)

Tabi ki onlara yolda olduğunu söyleyip sevgilisini ondan kaçırmalarına izin vermeyecekti! Eski Alex olsa bunun mümkün olmadığını savunacak kadar cahil olabilirdi ama şimdi, tüm anıları benliğinde birleşmişken, Alex en kötüsüne bile hazırlıklıydı.

Hazırlıklı olması buna mahal vereceği anlamına gelmiyordu tabi.

Arabadan indiklerinde Amy kapıdaki görevlilere kimin orada olduğunu bildirirken Alex, şu video ile yaptığı küçük algı büyüsünü denedi. Sanki kimse onun oradaki varlığını umursamıyor gibi göründüğünde de güvenlik kameralarını kısa süreliğine manipüle edip sarayın o ihtişamlı kapısını açıverdi.

İçeri girdiğinde ise kapıyı arkasından tekrar kilitleyip kameraları eski haline getirdi.

Bir yandan algı büyüsüne odaklanıp insanların arasından adeta bir hayalet gibi süzülerek geçerken, bir yandan da güvenlik önlemlerini manipüle ediyordu.

Burada daha önce bulunmuş olsa da, o sadece düğüne katılan bir konuktu, Henry'nin nerede olduğuna dair bir fikri yoktu.

Bir an durup nerede olduğuna bakınca istemsizce gülümsedi. Dev pastayı, patanın ağırlığını, tadını ve Henry'nin güzelliğini hatırlıyordu.

Pastanın dudak uçuklatan fiyatını da...

Derken gözüne bir şey takıldı. Köşede, altın varaklı aynanın arkasından bir ışık süzülüyordu. Işık onun varlığına cevap veriyormuşçasına saklandığı- Alex bunu başka nasıl tarif etsin, bilemiyordu- yerden çıktı ve büyücünün önünde durdu.

Bizzat onun yarattığı küreydi bu!

"Hala buralarda olduğunu bilmiyordum!", dedi şaşkınlıkla.

Bunun üzerine küre hareket etti ve kapıya doğru uçtu.

Alex tamamen içgüdüsel olarak takip etti.

İçgüdüleri doğruydu.

Büyük, şaşalı iki kanattan oluşan ve önünde bir uşağın beklediği kapıya varınca ışıktan küre kayboldu.

Alex de yaptığı algı büyüsüne son verdi.

Kapıdaki uşak şaşkınlıktan neredeyse kalp krizi geçiriyordu. Ona göre Alex, yoktan var olmuş olmalıydı.

Genç büyücü biraz mahcup olmuştu olmasına. Ama şu an teri değildi. Tam içeridekilere geldiğinin haber verilmesini isteyecekti ki çift kanatlı kapı açıldı ve başka bir uşakla göz göze geldiler.

Aynı anda içeriden sevgilisinin hararetle tartışan sesi de kulaklarına ulaşıp onu bahtiyar etti.

...

Uşak birkaç saniye sendeledi, kekeledi.

Daha yeni kral, veliaht prens, prens ve prensese, Alex Claremont-Diaz'ın kapıda olduğunu haber vermişti ki, genç adam karşısındaydı!

Üstelik onu bekletmeleri söylenmişti. Kral tarafından!

Ekselansları prensin tam olarak karşı çıktığı şey de buydu: Madem genç adam da taraflardan biriydi, orada olmayı hak ediyordu!

RED, GOLD AND SEABLUEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin