3. Bölüm

255 13 0
                                    

İyi okumalar

----------------------

Sabah kalkınca elimi yüzümü yıkamak gibi rutin işlerimi halledip üstümü değiştirdim. Sonra da Yiğit'i aradım.

"Yüzbaşı Yiğit Sancak. Ankara. Emredin komutanım."

"Yarım saat sonra askeriyede olun. İçtima yapıcaz. Geç kalırsanız ikiye katlarım."

Deyip yüzüne kapattım. Saat 05:30 du. Bugün biraz erken kalkmıştım. Normalde altı da kalkardım. Ben gidene altı olurdu. Bugün şunlarla biraz uğraşayım. Odadan çıkıp aşağı indim. Evden çıkıp arabama bindim.

...

Askeriyeye gelmiştim. İçtima alanına gittim. Bizimkiler gelmişti.

"Yüz tur koşu. Başla."

Dedim ve bende onlarla koşmaya başladım. Koşu bitince şınav pozisyonuna girip 200 şınav çektik. Şınavın ardından 200 de mekik çektik. Sonra da 200 barfiks çektik. Bitince herkes telef olmuştu ama kimse Can ve Mert'in söylemelerini geçemezdi. Saat 08:00 di. Ve hâlâ içtima alanında Can ve Mert'in söylemelerini dinliyorduk.

"Allah aşkına komutanım sabahlar çuvala mı girdi."dedi Can.

"Evet ya resmen gece yarısı geldik buraya."

"Tamam tamam abartmayın bir şeyi de. Neyse ben gidiyorum."

"Hilal sen dün gece babanda mı kaldın."dedi Selim abi.

"Hayır."

"Nerede kaldın."dedi Demir.

"Sonra anlatırım. Ben şimdi gideyim."

Dedim ve oradan ayrıldım.

...

Eve gelince salondan gelen birkaç ses duydum. Birkaç kişi kalkmış sanırım. Oraya gitmeden odaya çıktım. Odaya çıkarken merdivende Murat ile karşılaştım.

"Bu yüzbaşı, iyi asker ayaklarıyla herkesi kandırabilirsin ama beni kandıramazsın."

"Seni kandırmaya çalışan yok zaten. İster inan ister inanma. Umrumda değil."

"Senin gerçek yüzünü aileme gösterecem. İşte o zaman bu evden defolup gideceksin."

"Başarılar."

Deyip odama girdim.

-ben bu Murat'ı hiç sevmedim.

Şaşırılacak bir konu çünkü haklısın.

- ben her zaman haklıyım.

Evet evet.

İç sesim ile konuşmamız bitince duş alıp üstümü değiştirdim. Telefona bakıyordum ki kapı açıldı.

"Şey ben seni uyandırmak için gelmiştim. Kahvaltı için." Dedi Alp.

Ona gülümseyip

"Geliyorum."dedim.

Birlikte odadan çıkıp aşağı indik. Dün girdiğimiz yemek odasına gittik. Oğuz dışında herkes oradaydı. Ya nöbettedir ya da daha uyanmamıştır.

"Kızım bize bir şans verdiğin için teşekkür ederim."dedi  Miraç bey.

"Bu şansı sadece sizin için verdim." Dedim.

Bunu Gökçe hanım ve Miraç beyin yüzüne bakarak söylemiştim.

...

Timin yanına giderken albayla karşılaştım.

Hilal Sönmez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin