İyi okumalar
_________________
Sabah kahvaltı ederken masada Murat'ta vardı. Ama ne benim yüzüme bakıyordu ne de Barın'ın. Babamın bana seslenmesiyle ona döndüm.
"Kızım izin verirsen ben artık senin bizim soyadımızı taşımanı istiyorum. Kimliğini verir misin?"
Kararsız kalsamda cebimden kimliğimi çıkarıp babama verdim. Sonrada kahvaltıma devam ettim. Bugün bir sorun çıkmazsa evde duracaktım. Ama annemin önemli bir davası olduğu için kahvaltıdan sonra işe gidicekti. Babam zaten şirkete gidiyordu. Diğerlerinin ne yapacağı hakkında fikrim yoktu.
...
Bahçede çimenlere oturmuş gökyüzünü izliyordum. Niye? Çünkü yapacak bir şey yok ve canım sıkılıyor. Askerlerinde canı sıkılabilir. İnsanız yani bizde. Karargâha gitmeyi düşündüm. Ama vazgeçtim. Görev falan çıksa keşke. Barın Tuğba ile buluşmaya gitmişti. Oğuz, Alp, Ata ve Murat işe gitmişti. Yani evde sadece Baran ve ben kalmıştık. Daha fazla gökyüzüne bakmak istemediğimden dolayı ayağa kalktım ve Ares'in kulübesinin oraya gittim. Ares beni görünce bana doğru koşmaya başladı. Sonrasında ise benim üstüme atladı. Dengemi korumasaydım ikimizde düşecektik. Ama Ares bey bu durumdan gayet memnundu. Yine çimenlere oturunca Ares yüzümü yalamaya başladı. Onu kendimden zorda olsa uzaklaştırıp başını okşadım. Ares benim yanımdan gidince nereye gittiğine baktığımda bir top getirdiğini gördüm. Oyun oynamak istiyordu. Ağzından getirdiği topu alıp bahçenin uzak olmayacak bir köşesine attım. Ares hızla topu attığım yere koştu. Ardından topu aldığı gibi bana getirdi. Sonra bende topu tekrar attım. Birkaç kez bu eylemi tekrarladık. Sonra ben topu tekrar attığımda topa değil başka yöne koştu. Nereye gittiğine bakarken Baran'ı gördüm. Ares Baran'ın üstüne atlamıştı bu seferde. Sonra ikiside benim yanıma gelmişti.
"Ares, topu getir bakalım."
Deyince Baran, Ares onu ikiletmeden topa doğru gitti. Ares topu getirip Baran'a verdi bu sefer. Baran topu attığında top epey uzak bir yere gitmişti. Ares yine topun peşinden gitti. Ben Ares'in gidişini izlerken gözlerim Baran'a gitti. Bana çekingen bir ifadeyle bakıyordu. Sanki bir şey istemek istiyor gibiydi.
"Ne diyeceksen de." Dedim.
"Senden bir şey isteyebilir miyim?"
"Ne olduğuna bağlı."
"Bak benim hoşlandığım bir kız var. Ve ben artık bu konuda bir şeyler yapmak istiyorum ama bu konuda pek iyi olduğum söylenemez. Bana yardım eder misin?"
"Koskoca binbaşı bir kıza aşık olduğunu söyleyemiyor mu? Daha neler."
"Ya yardım edecek misin onu söyle"
"Çok mu seviyorsun?"
"Çok."
"Kaç yıldır seviyorsun. Ya da ay."
"İki yıl."
"Oha. İki yıldır platonik mi takılıyorsun."
"Bana bak küçük hanım sen abinle nasıl konuşuyorsun öyle."
"Abim olduğunu kim söyledi."
-DNA sonuçları.
"Ben diyorum ve senin abinim. Bunu bilsen iyi olur."
"Tamam, yardım edicem sana."
"Gerçekten mi?"
Deyip bir anda sarıldı. Ondan zorla ayrılıp
"Abi sakin ol. Gerçekten sana yardım edicem." Dedim.
Bu sefer bir kez daha sarıldı. O an jeton düştü. Abi demiştim. Hayır ya az önce bunları konuşmuşken.
