17. Bölüm

69 3 0
                                    

İyi okumalar

_______________

Askeriyeye gelmiştim. Onur'un arabası bende olduğu için mecburen onun arabasıyla gelmiştim. Timin odasına gittiğimde herkesin orada olduğunu gördüm.

"Komutanım tam zamanında geldiniz." Dedi Rüzgar.

"Ne oldu."

"Bizim Mert, kız bulmuş. Platonik." Dedi Selim abi.

"Ooo Mert tebrikler."

"Komutanım sırf abartıyorlar ya. Bunlara hiçbir şey söylemeye gelmiyor."

"Dahası var komutanım." Dedi Demir.

"Evet. Yiğit komutanım da sevgili yapmış kendine." Dedi Rüzgar.

"Tebrikler Yiğit. Tanıştırırsın artık."

"Sağolun komutanım. Tanıştırırım da şunlara bir şey söyleyin Allah aşkına. Mert haklı."

"Valla biliyorsun Yiğit. Görev dışında benim komutanlık yok."

"Ya bize iş yaptırırken o komutanlık bir anda geliveriyor." Dedi Mert.

"Ne zaman size iş yaptırmışım."

"Saydırma şimdi komutanım. Selim abiyi bile elden çıkarttınız." Dedi Rüzgar.

"Yani belki, bazen. Nadiren."

"Komutanım lütfen ama." Dedi Can.

"Tamam ya. Bir tanecik komutanınız var. Onun için bir şey yapamayacaksanız."

"Bir şey değil yalnız." Dedi Yiğit.

"Bak Onur sen şimdiden alış Hilal'in davranışlarına. İyidir ama bizi kullanmasını da bilir." Dedi Demir.

"Ben ondan büyüyüm diye bana insaflı davranıyor." Dedi Selim abi.

Biz konuşurken Onur yeni geldiği için eskiden olan konulara dahil olmadan bizi dinliyordu. Ara sıra da dahil oluyordu konuya. Ama ne ben ne de o ikimizde birbirimize bir şey söylememiştik.

...

Askeryeden çıkarken Onur bana seslendi.

"Komutanım buyrun anahtarınız. Dediğiniz gibi kapıyı kapatıp kilitledim. Merak etmeyin."

Deyip anahtarı bana verdi. Bende ona arabasının anahtarını uzattım.

"Senin arabanın anahtarı."

"Gelin sizi de evinize bırakayım."

Büyük ihtimalle birlikte gidersek dünkü konuyu açacaktı.

"Gerek yok ya. Ben yürümek istiyorum."

"Hilal lütfen gelir misin?"

"Ya gitsene sen."

Deyip ben gidecekken kolumu tutarak beni durdurdu.

"Hilal dün beni öyle bırakıp gittin. Bu konuyu konuşmalıyız."

"Bek gerçekten işim var."

"Hilal kaçıyorsun."

Onu dinlemeden arabasına giden Yiğit'e doğru gittim.

"Yiğit beni de bıraksana."

"Tabi bırakayım."

Burlikte onun arabasına bindikten sonra arabayı çalıştırdı.

"Senin arabana ne oldu." Dedi.

"Sabah yürüyüşe gittim. Oradan da direk buraya geldim."

Hilal Sönmez Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin