Islak Gece-3

1K 56 122
                                    

Şifacıdan taze lavanta yağı aldıktan sonra evine dönen Eva, bir plan hazırlamanın sevinciyle ıslık çalarak gece için hazırlanmaya başladı. Hamama gidip uzun uzun yıkandı, saçlarını düzeltti, güzel kıyafetler giydi ve Livy'nin öğrettiği şekilde kokulu yağını sürdü.

Pencereden kafasını uzatıp ayın ne kadar yükseldiğine ve kaç yıldız sayabildiğine baktı. Eğer gökyüzü bütün yıldızları görüp sayabileceği kadar berraksa, gün gece yarısına yaklaşmış demekti. Zaten etrafta da birkaç aylak avcı dışında kimse görünmüyordu.

Çantasına lavanta yağını ve mavi nilüfer şarabını attıktan sonra dışarı çıktı. "Düşünsene, yine Tizian ile karşılaşıyormuşum... Hermopolis'te beni yakaladığında da çantamda mavi nilüfer şarabı vardı. Ama bu kez epistatına gittiğimi nereden bilecek?" Kız kendi kendine kıkırdayarak epistatın evine doğru yürüdü.

Adamın evine geldiğinde, Amen kapının önünde bir kediyi besliyordu. Küçük kedi yavrusu adamın elinin altında kayboluyordu. Amen, beyaz tüylerini okşayarak elindeki kırıntıları kediye yediriyordu. Her okşayışında kedi mırlıyor ve bundan hoşlandığını belli ediyordu.

"Görünmez tanrı... Sanki bir fil karıncayla oynuyor."

Kızın istemsizce kıkırdamasını duyan Amen başını kaldırıp Eva'ya baktı. Sonra kediyi yere bırakıp ayağa kalktı.

-Gel benimle.

Evtida sessizce epistatın peşinden eve girdi. Muhtemelen Teb'deki en büyük yer olan bu evde her şey her zamanki gibi düzenli ve yerli yerindeydi. Ama bu kez salonun ortasında koca bir küvet vardı. Anlamayan gözlerle Amen'e baktı.

-Bana yardım edeceksin.

Kızın gözleri büyüdü.

-Yıkanmana mı?

Epistat gözlerini devirdi.

-Evet. Bir sorun mu var?

-Ah hayır efendim. Nasıl istersen.

Çantasındaki mavi nilüfer şarabı aklına geldi. Bunu ona bir şekilde içirmeliydi. Şişeyi usulca çantasından çıkarıp epistatın çalışma masasının üzerine koydu.

-Bunu neden getirdin?

-Efendim, eğer bugün ceza için size gelmeseydim evde arkadaşlarımla içecektim. Madem buraya geldim, sizinle içeyim.

Epistat tek kaşını kaldırarak kıza bir süre baktı. Sonra şişeyi eline alıp içine baktı ve kokladı.

-Nereden aldın bunu? Dışardan yiyecek ve içecek getirilmeyeceğini söylememiş miydim?

Eva başını öne eğip masumca gözlerini kırpıştırdı.

-Hermopolis'ten gelirken yanımda getirmiştim. Tizian kontrol etti ve bir sorun olmadığını söyledi.

Amen şişeyi elinde çevirirken hafifçe kafasını salladı.

-Tizian kontrol etti öyle mi? O zaman sen bir bardağa doldururken ben de üstümü çıkarayım.

Evtida bilerek küvete arkasını döndü ve uzun bir süre şarap ve bardaklarla oyalandı. Kumaşın birbirine sürtünme sesi, suyun şıpırtısı ve epistatın suya girmesiyle odaya yayılan yoğun buhar. Evtida artık dönme vaktinin geldiğini anladı.

Elindeki bardakla Amen'e doğru yürüdü ve ona uzattı. Kendine de doldurmuştu ama içmeyecekti. Tutkuyu besleyen bu şarabı içip, epistatın karşısında kendinden geçmek istemiyordu.

Küvetin derinliklerine bakmaktan kaçınarak epistatın arkasına geçti. Elinin titrememesini umarak küvetin yanındaki küçük şişeden eline biraz kil aldı. Onu suda köpürterek epistatın narin beyaz saçlarına sürmeye başladı. Bu sırada epistat şarabından birkaç yudum alıp gözlerini yummuş, başını küvete yaslamıştı. Eva doya doya bu adama bakabilmenin heyecanıyla nefes almayı unutmuştu.

Amen&Eva🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin