Sıcacık

533 34 9
                                    

Bugünün ikinci bölümü❤️ Bugün LDR'den gidiyoruz. Art Deco dinleyerek okuyun neferutlarım❤️

Evtida nefesini tutmuştu. Amen'e ne diyeceğini bile bilmiyordu. Binlerce düşünce aklından geçiyordu ve aynı zamanda aklı tamamen boştu.

Her zaman epistattan etkilenmişti. Çok yakışıklıydı. Ama onu etkileyen tek şey bu değildi. Amen onunla ilgileniyordu. Ailesi olmayan bu kızla ilgileniyordu. Bazen epistat ona kızsa da bazen de çok anlayışlı davranıyordu.

Kız bazen onu kendini izlerken görüyordu. Ona öyle bir bakıyordu ki... Buz mavisi gözlerinden kıvılcımlar sıçrayacak gibi oluyordu. Bazense o gözler bembeyaz yumuşacık bulutlar gibi oluyordu. Kıza kendini güvende hissettiriyordu.

Ama Evtida kendini hiç epistatla beraber hayal etmemişti. Edememişti. Çünkü o bir kara büyücüydü. Amen ise kara büyücü avcısı. Böyle bir hikayenin mutlu sonla bitmeyeceğini görmek için tapınak kahini olmaya gerek yoktu.

Bu adamdan etkileniyordu. Delicesine ona çekiliyordu. Şimdi Amen ona bu kadar yakınken, ona dokunmak, öpmek istiyordu. Ama yapabilir miydi? Sonunu düşünmeden kendini bu uçurumdan atabilir miydi?

Evtida ürkekçe nefes aldı. Amen'in kokusu başını döndürüyordu. Henüz tam olarak iyileşmemiş bedeni için bu adam bir yıkım olacaktı. Ama Eva onunla dağılmak istiyordu.

Başını biraz eğip adamın hala omzunda duran başına dokundu. Saçlarını öptü. Bembeyaz, yumuşacık saçlarını öpmenin bağımlısı olacağını hissetti. Dudaklarını saçlarına bastırdıkça Amen içini çekiyordu.

-Eve dönmek istemiyorum.

O kadar şey düşündükten sonra dudaklarından bu cümlenin döküldüğüne kız kendi de şaşırdı. Ama sonra anladı. Eve döndüğünde yine aynı sorumluluklar onu bekleyecekti. Remmao ona iş verecekti, avcılardan kaçmak zorunda kalacaktı ve hayatı yine zorlaşacaktı. Belki de ölümü bu adamın elinden olacaktı.

Eva bunu düşününce irkildi. Amen bunu hissetti ve başını kaldırıp kıza baktı.

-Kendini iyi hissetmiyor musun?

Onun endişeli gözlerini görünce kız gülümsedi.

"Beni öldürürken de bu kadar endişeli bakacak mı?"

-Hayır efendim, iyiyim.

Amen tuttuğu nefesini verdi. Tekrar başını kızın omzuna koydu.

-Neden eve dönmek istemiyorsun?

Evtida adamın saçlarını okşamaya başladı. Amen gözlerini kapatmış bu anın tadını çıkarıyordu.

-Seninle, böyle... Çok güzel...

-Döndüğümüzde de böyle olmaya devam edeceğiz.

Eva'nın yüzüne buruk bir gülümseme yerleşti. Amen bunu göremediği için kızın içi rahattı.

-Olacak mıyız?

-Olacağız.

Amen kızın eline küçük öpücükler konduruyordu. Uzun zamandır bu kadar huzurlu hissetmemişti. Bu kızın yanındayken sürekli taşımak zorunda olduğu omzundaki yükleri yere indirmiş gibi hissediyordu. Uzun zaman sonra ilk defa birine bu kadar yakın olmak istiyordu.

-Evtida.

-Hm?

-Sadece bir şey istiyorum.

Kısa bir sessizlik oldu. İkisi de gözlerini kapatmışlardı.

-Bana yalan söyleme. Ne olursa olsun.

Evtida'nın gözleri doldu. Bunu yapamayacağını biliyordu. Kendini çok çaresiz hissediyordu. Gözünden akan bir damla yaş Amen'in saçına damladı. Eva içini çekti.

-Söylemem efendim. Şimdiye kadar sana yalan söyledim mi? Söyleseydim bile beni çoktan yakalardın.

Amen gülümsemek istedi ama yapamadı. İçinde bir şeyler bunu yapmasına izin vermiyordu. Tekrar başını kaldırdı. Kızın ağladığını görünce içinde onu gülümsetmeyen şeyin bu olduğunu düşündü.

-Neden ağlıyorsun?

Elini kızın yanağına götürüp gözyaşlarını sildi.

-Çünkü mutluyum.

Adam anlayışla gülümsedi. Kızı kendine çekip sarıldı. Kocaman elleri kızın sırtında kenetlenmişti. Evtida da ellerini adamın beline sardı. Onun göğsünde ne kadar rahattı. Kim olduklarını unutuyordu. Unutmak istiyordu. Burada sonsuza kadar kalıp her şeyden uzaklaşmak istiyordu. Sadece bu adam yanında olsun yeterdi.

Birbirlerinin kokularını tadarak bir süre öyle kaldılar. Amen, cam bebeğini kırmamak için ona şefkatle sarılıyordu. Eva, sarıldıkça her şeyi unutabilirmiş gibi daha sıkı sarılıyordu.

-İstemiyorsan katiplik yapmak zorunda değilsin. Seni başkente götüreceğim. Eskiden yaşadığım yere. Ailem oradaydı.

Son cümleyi söylerken adamın kalbi sızladı. Uzun zamandır ağzına almadığı bir kelimeydi bu. Aile.

Eva da son cümledeki kırılganlığın farkındaydı. Amen daha önce tek başına kaldığını ve sonra ona birinin yardım ettiğini söylemişti. Demekki ailesi ölmüştü.

Onun bu kötü anıları düşünmesini önlemek için kız aceleyle konuştu.

-Orayı görmeyi çok isterim. Firavunun sarayında yaşıyordun değil mi?

-Evet. Beni o yetiştirdi.

Evtida bir anda adamın kollarında kurtulup ona bakmasını sağladı.

-Bu kadar büyük ve güçlü olmanı da mı o sağladı?

Sinsice gülümseyerek söylediği bu cümle Amen'i de güldürdü.

-Bakıyorum canlandın neferut? İyileştin galiba.

Evtida parmak uçlarıyla adamın kolunu okşarken gözlerinin içine bakıyordu.

-Bilmiyorum, sanırım hala tam olarak değil.

Amen dudaklarını yaladı. Kızın, kolunu okşayan elini yakalayıp kendine çekti. Dudaklarını tutkuyla öptü.

-O zaman bir doz daha ilaç almalısın.

Onu tamamen kucağına çekip boynunu öptü. Eva hemen kollarını adamın boynuna doladı. Birbirlerinin içinde kaybolmak istiyorlardı.

Amen kıza delice bir tutkuyla bakıyordu. Ona yapabileceklerinden kendi bile korkuyordu. Bu yüzden kendini tutması gerekiyordu. Ama yine de onu öpmekten geri durmadı. Yüzünün her yerine, saçlarına, boynuna binlerce öpücük kondurdu.

Eva bu yoğun duygularla baş edemiyordu. Evsiz, ailesiz bir kara büyücü kız nasıl bu duruma gelmişti? Ülkenin en güçlü adamlarından biriyle böyle, dudak dudağa nasıl olabiliyordu? Bu adam onun gibileri avlıyordu. Belki de Evtida'nın şezmu olduğunu öğrense şuracıkta boğazını kesebilirdi.

Onun elleri kanlıydı. Ama ne kadar güzeldi.

Amen&Eva🌙Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin