-Şarkıyla birlikte okuyun ❤️-
Firavunun emriyle önemli bir görevi yerine getirmek için epistat ve ekibi Anadolu'ya gönderilmişti. Bu ekipte epistatın özel avcı takımı, Tizian, hekim Livy, tercümanlık yapması için Agnia ve katip Evtida vardı.
Epistatın uyarısına göre, Anadolu Mısır gibi değildi ve şu anki mevsime göre orası çok soğuktu. Bu yüzden oraya ayak uydurabilecek şekilde giyinmelilerdi. Daha önce buralara seyahat etmiş olan Agnia, onlara neler giyebilecekleri hakkında yardımcı olmuştu.
Evtida soğuk havayı hayal edemiyordu. Bazı zamanlar Hermopolis'te çöl rüzgarları eserdi. Ama onlar bile yakıcı olurdu. Bu yüzden bir yandan gergin bir yandan da yeni bir şey deneyimleyeceği için heyecanlıydı.
Arabalardan indiklerinde kız üstündeki kürklü uzun hırkaya alışamamış, kenarlarını çekiştirip duruyordu. Agnia onlara, iyisini sadece Anadolu topraklarında bulabilecekleri başlıklar almayı önerdi. Bu başlıkların ticareti yapılıyordu ama dışarıya satılanlar ucuz kumaşlardan imal ediliyordu. Hem Mısır'da bunlara ihtiyaç olmadığı için bulmak da çok zordu.
Bu topraklara gelir gelmez üşümenin ne olduğunu Evtida çabucak anlamıştı. Başlığa gerçekten ihtiyaçları vardı. Kulaklarının uçlarının donduğunu hissetti. Konaklayacakları yere gitmeden önce, pazara uğrayıp bir şeyler almaya karar verdiler.
Anadolu pazarı, Mısır pazarından çok da farklı değildi. Satıcılar aynı şevkle ürünlerini satmaya çalışıyorlar ve insanları yollarından çevirip tezgahlarına bakmaya zorluyorlardı. Evtida pazardan neler alabileceğini ve bunun için ne kadar parası olduğunu hesaplamaya çalıştı.
-Herkes kendine bir başlık seçsin, ben ödeyeceğim.
Amen'in bu cümlesiyle bütün kafalar ona döndü. Avcılar arasında mutlu bir uğultu yükseldi.
-Benimkini de ödeyecek misin?
Livius alaycı bir şekilde gülerek epistata bakıyordu. Amen tek kaşını kaldırdı.
-İhtiyacın mı var?
Livy omuz silkti.
-Eh, pek sayılmaz.
-O zaman kendin öde.
Epistat pelerinini savurarak adama arkasını döndü ve bir tezgahın önüne gitti. Orada kendisi için bir başlık seçmeye çalışıyordu. Sonra Evtida'nın kararsız bir şekilde başlıklara baktığını görünce ona seslendi.
-Evtida, gelir misin?
Kız birkaç adımda epistatın yanına ulaştı. Amen, bu işi pek de umursamıyormuş gibi bir ses tonuyla konuşuyordu.
-Bu işlerden anlamıyorum. Bir tane seç.
-Senin için mi efendim?
-Evet. Sonra da kendin için seç.
Eva önünde duran koca tezgahın başlık denizinde epistata uygun bir tane bulmaya çalıştı. Beyaz saçları ve açık tenine uygun bir şey bulmak istiyordu. Siyah çok koyu olacaktı, kahverengi ise onun mevkisine uygun görünmüyordu. Arkalarda bir yerlerde beyaz kürklü bir başlık gözüne çarptı.
-Şu beyaz olana bakabilir miyim?
Satıcı hemen hevesle başlığı ona uzattı.
-Bu çok nadir bir kürk efendim. Beyaz İskitya kaplanının kürkünden imal edildi. Bilirsiniz İskitya'ya gitmek de bu hayvanı avlamak da çok zor.
Eva elinde evirip çevirdiği başlığı epistatın başına doğru uzatırken adama cevap verdi.
-Yani çok pahalı diyorsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amen&Eva🌙
FanfictionAmen&Eva fanfic. Bölümler birbirinden bağımsız da olabilir, bağlantılı da olabilir. Gerçek hikayeyle ve yazarla bağlantısı yok, sadece hayran kurgusu 🌙