Üzerime giydiğim gömlekle aşağıya inmeye başladım, Gökhan sabah erkenden kalkıp duş almıştı ve aşağıya bizim için kahvaltı hazırlamaya gitmişti. Bende kısa bir duştan sonra boxerımı ve gömleğimi giyerek yanına gidiyordum.
Dün sadece bir turla kalmamış ve yorulana kadar sexe devam etmiştik. İstanbul'da bir birimizle bu kadar ilgilenemeyecektik o yüzden buranın tadını çıkarmakta fayda vardı.
Dün sadece yemek yemek için odadan çıkmıştık bugün öyle olsun istemiyordum zaten dün oldukça yorulduğum için bugün Gökhan'la verimli vakitler geçirmek istiyordum, gerçi dün de fazlasıyla verimliydi. İkimiz içinde..
Mutfağa girdiğimde bol beyaz tişörtü ve siyah eşofmanı ile kahvaltı hazırlayan sevgilimi gördüm, yanına yavaşça yaklaşıp beline sarıldığımda anlık bir korkmuştu.
"Lan yavrum napiyon aklımı aldın" yaptığı işi bırakıp bana doğru döndü ve belime sıkıca sarılıp boynumu yumuşak bir şekilde öptü.
"Evde tek biz varız niye korktun bu kadar" dedim gözlerimi gözlerine çevirerek, sonrasında dayanamayarak yanağını öptüm ve bende onun beline tekrar sarıldım.
"Dalmışım bebeğim"
"Hımm napıyorsun bakalım?" Benden ayrılıp tekrar tezgaha döndü ve işine devam etti.
"Salatalık doğruyordum" tezgahın üzeri kahvaltılık doluydu, masaya bir bakış attığım da üzerinin boş olduğunu gördüm, herşeyi hazırlamıştı ama daha yerleştirmemişti.
"O zaman bende sofrayı kurayım" bir iki dolap açıp en sonunda servis tabaklarını buldum ve içinden iki tabak alıp masanın üzerine yerleştirdim.
"Bebeğim otursaydın sen?" Diyen Gökhan'a göz devirdim.
"O niye?" Dedim ve çatal bıçak için çekmeceleri karıştırmaya başladım.
Gökhan'ın bana doğru döndüğünü hissettim "dün biraz yordum ya seni ondan dedim" duyduğum şeyle öylece durdum. Dün yaptığımız şeyler aklıma gelince hafif bir utangaçlık hissettim "Çatal bıçak şurada güzelim" dedi parmağı ile çekmeceyi gösterip.
Onun yüzüne baktığımda dudağının kenarının kıvrılmış olduğunu gördüm. Hemen kendime gelerek çatal bıçak çekmesine ilerledim.
İçinden iki çatal iki bıçak alarak masaya yerleştirdim. Açıkta asılı duran iki kup bardağınıda alıp sofraya bıraktım.
Gökhan'ın özenle hazırladığı kahvaltılıkları da alıp masaya yerleştirdim. Gökhan'da az önce kestiği salatalık ve domates tabağını getirip ortaya koydu.
"Aşağıda ki sokakta fırın vardı oraya gittim sen duştayken. Sıcak sıcak pide ve poğaça aldım" bir dolap açıp içinde ki poşeti çıkardı.
Açtığı poşetten, kesilmiş pide ve 4 tane poğaça çıkarıp tabağa yerleştirdi. Onları da sofraya koyduğunda elimi tutarak beni sandalyeme ilerletti ve oturttu.
Buz dolabına ilerleyip içinden meyve suyu çıkardı ve onunla beraber gelip hemen karşımda ki sandalyesine yerleşti.
"Bardağını uzat yavrum" bardağımı ona verdiğimde meyve suyunu doldurup geri bana verdi. Aynı işlemi kendine de yapıp içeceği kenara koydu.
"Nasıl olmuş ama kocan çok başarılı değil mi?" Söylediği şeye güldüm. Kesinlikle ona kocam diyebilirdim, Kulağa hoş geliyordu.
"Çok güzel olmuş kocam" dediğimde ağzına attığı lokma ile öyle durdu ve bana bakmaya başladı. O kadar şapşal gözüküyordu ki istemsiz bir şekilde kahkaha attım.
