İlham perilerim kayıp mı çalındı mı ne olduysa oldu bilmiyorum ama yazamıyorum helpp
Bu arada yeni kurgunun üzeride çalışıyorum ansızın bir gece gelebilir. Tşk. Bb.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen, iyi okumalar...
Bölüm şarkıları - Y.Y.K, Kazılı Kuyum.
♪Buğra Soylu♪
Telefonu kapatıp cebime attım. Boş yere çıkmış olmamak için markete gidiyordum fakat cüzdanımın nerede olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Aslında geri dönecektim fakat geri dönmeye mi, yönümü değiştirmeye mi bilmiyorum ama aşırı üşenmiştim. Birşey almayacak olsam bile sadece bakmak için gidiyordum galiba.
Eve en yakın markete geldiğimde kapıyı itekleyip içeri girdim. Aslında birşey almayacaksam gelmezdim fakat sebepsizce geri dönmemiştim. Garip.
Sanki bir şey arıyormuş da bulamıyormuş gibi yapacaktım çünkü bir yere girince bir şey almadan çıkınca kötü hissediyordum. Amaçsızca raflara bakmaya başladım. Ulan ne arıyor olsam acaba. Onu da hiç düşünmemiştim ki. Neyse karabiber falan arıyor olayım diyeceğim de vardır ki burada. Neyse ben bakınıyormuş gibi yapmaya devam edeyim.
Aa bu markette aradığım şey yok galiba. Neyse gideyim en iyisi. Raflara bakına bakına çıkışa doğru ilerlerken Cahit hocanın odasında gördüğümüz kızı görünce duraksadım. Senin burda ne işin var çocuklarımın babası evimin direği diyen kızın sesi kafamda yankılandındığında ciddiyetimi korumam zorlaşmıştı. Ulan o değilde harbi onun burada ne işi vardı? Buralarda onu daha önce hiç görmemiştim açıkçası. Ayrıca kızın da bilinmeyen olmasından şüpheleniyordum yani öyle birşey de vardı. Ve bilinmeyende bebenin ben olmamdan şüpheleniyordu. İstemsizce güldüm, bebe dediği kişi zaten bendim. Ve belkide o da beni araştırmak için buradaydı?
Aynen Buğra, kızın işi gücü yok seni araştırmaya gelmiş. Kendi türünün ilk ve son örneğisin yemin ederim. Kendime kızıp önüme döndüm ve ceketimin iç cebine koyduğum telefonuma yöneldim. Telefonu çıkartırken fark ettiğim şeyle zil takıp oynayacaktım az daha. Cüzdanım, cebimdeydi. Telefonu da neden çıkardığımı unuttuğum için geri cebime koydum. Rasgele abur cubur vesaire alıp rafları dolanmaya devam ettim. Bu rafda genelde çocuk oyuncakları oluyordu. Değişik kutulu bir tanesini elime alıp incelemeye başladım.
Küçük kız çocukları için bileklik yapma oyuncağıydı. Küçükken hep merak ederdim bunların içinde ne olduğunu, fakat annem hiç almazdı bana. Sen erkeksin, derdi. Erkek oyuncakları ile oynamalısın. Arabalar alırdı bana, bir sürü... Renk renk, her modelden. Fakat hiç birini sevmezdim.
Yağmur ise hep arabaları severdi, onlarla oynardı. Annem ona oyuncak bebekler ve mutfak seti gibi kız oyuncakları alırdı fakat Yağmur benim arabalarımla oynamak isterdi hep. Sen kızsın, derdi ona da. Bebeklerle oynamalısın. Bir sürü bebek aldım sana, neden hiç birinin yüzüne bile bakmıyorsun? Az saklanmamış, gizlice oynamamıştık birbirimizin oyuncaklarıyla. Annemin geldiğini duyduğumuz an, elimizdeki oyuncağı değişip sözünü dinliyor gibi davranırdık. Ve o gittiğinde ise...
"Oyuncakla aranda herhangi bir bağ var mı yoksa duygusal ilişkiden mi ibaret?"
Beni düşüncelerimden ayıran sese doğru baktım. Cahit hocanın odasında gördüğümüz kız, yanımda umursamaz şekilde başka bir oyuncağa bakıyordu. Başımı iki yana sallayarak kendime geldim. "Bir arkadaşımın küçük kardeşine hediye alacaktım da, ona bakınıyordum." Diyerek pembiş bir yalan söyledim. Hayır çocukluk anılarıma döndüm falan mı deseydim? "Seni buralarda görmemiştim daha önce, evin buralarda değil sanırım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kakaolu Süt | Yarı Texting
HumorBuğra: Sen şimdi benim kim olduğumu bilmiyor musun cidden? Bilinmeyen: Bilmiyorum dedim ya anlaman için kaç kere daha tekrar etmem gerek? Buğra: Söylemeyeceğim o zaman Bilinmeyen: La havle... Bilinmeyen: Neden? Buğra: Sen bul Bilinmeyen: Ne demek...