Andrew'in Will'i yere düşürmesini fırsat kollayarak kendimi geri attım ve arabama yaslandım. Nefes alıp verişim en az korkudan atan kalbim gibi hızlıydı. Andrew, Will'i yerden kaldırdı ve polo tişörtünün yakasından tutarak onu havaya kaldırmakta zorlansa da yerden bir iki santimetre olduğunu gördüm. Will'i havaya kaldırmasından oluşan uzun kollarındaki kaslara baktım. Gayet kendisi gibi seksiydi. Ah ne diyorum ben!
Andrew, Will'i geriye doğru güçlü kollarıyla attı. Will sırt üstü yere düşüp tişörtünün arkasını parçaladı. Will de bu sefer kızmıştı. Direk Andrew'in üstüne atılıp burnuna kuvvetli bir yumruk attı. Bu kuvvet sadece Andrew'i biraz geriye yitti ve burnunu kanattı. Ben ise arabama yaslanmış gözleri dolu bir şekilde olanları izliyordum.
Will omuzlarını silkeledi ve morarmış göz altlarıyla Andrew'e hiddetle bakarak "Bir kız için dostluğumuzu burada bitiriyorsun ha?" dedi.
Andrew sağ eliyle kanayan burnunu sildi ve Will'e doğru yavaş yavaş yürüdü. "Haklısın." dedi soluk bir sesle ve ardından dudağına bir yumruk indirdi. Will elini dudağına sürtüştürdü, sonra kanıyor mu kanamıyor mu diye baktı. Elindeki kanı görünce daha hiddetlendi ve Andrew'in başına bir yumruk salladı. Andrew başını hemen eğip Will'in elini kavradı ve ters çevirip çıtladı. Will'in iniltisiyle benim de canım yanmıştı. Bilinçaltım 'Bu kadar iyi olmamalısın!' diye uyardı.
Will'i kendine yaklaştırdı ve kulağına "Ona bir daha karışırsan o küçük beynini ezerim." diye fısıldadı. Elini bıraktı ve Will bir kaç adım tökezledi. Elini ovuşturarak "Bunu yanınıza bırakmayacağım!" diye bağırdı. Yanımızdan geri geri uzaklaşıyordu. Onu bulanık görüyordum. Gözlerimin dolmadığı halde. Daha dikkatli bakınca bana kaşlarını çatarak baktığını gördüm. Bir kaç daha geriye tökezledikten sonra "Daha bitmedi Carla!" dedi.
"Canın cehenneme orospu çocuğu!" diye bağırdı Andrew.
Will'de gitmişti ve yine Andrew'le baş başa kalmıştık.
"Tekrardan iyi misin?" dedi Andrew benle dalga geçerek.
Bu sefer sessiz kalmayıp sinirlenince daha çekici olan gözlerine bakıp "Evet iyiyim." dedim. Sonradan bir şeyler unuttuğumu hatırlayarak "İki kere teşekkür ederim." dedim. Sırıttığını görmüş gibi oldum ama tam emin değildim.
Hiç bir şey demedi ve bana bir kez daha soğuk bir kişiliği olduğunu kanıtladı. Ama onun o soğuk kişiliği altında gizli bir kimlik vardı.
"Eve gideceksen..." dedi ve başının arkasını kaşıyarak "bırakabilirim." dedi ondan bir sırıtış bekledim ama gayet ciddiydi.
"Uhm... şey aslında iyi olur." dedim utangaç gözlerimi yere kaydırarak.
Arabama göz attı, kaşlarını kaldırdı. Derin bir nefes alarak "Arabanı dert etme. Arkadaşlarım onu güvenli bir yerlere çekerler." dedi ve ardından "Araba bir kaç sokak ötede." dedi.
Yine çekingen tavırlarımla başımla onayladım. Gözlerine bakamıyordum. Buna şaşmamalıydım çünkü ben yeterince cesaretli bir kız değildim.
Arabamın kaldırımın kenarında güvenli bir yerde olduğuna şükrettim. Kilitledim ve beni bekleyen Andrew'in yanına adım atarak onu takip ettim.
"Hep böyle misindir?" dedi. Acaba Victoria,Molly ve lanet Will'e karşı güçsüzlüğümden mi bahsediyordu? İçime buzdan bir hançer saplandı.
"Hangi konuda?" dedim. Dudaklarına bakmak istiyordum. Başımı biraz da olsa kaldırıp ona bakmak istiyordum ama utanıyordum. Kollarımı kelebek yapıp vereceği cevabı bekledim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dudak Dansı
Teen FictionCalifornia'da, Lise öğrenim hayatı boyunca çok büyük başarılar elde eden, aynı zamanda hayatında aşka yer vermeyen on sekiz yaşındaki Carla, New Orleans'taki istediği üniversiteyi tutturmayı başarabilmiştir. Annesi, kardeşi ve kendisi yedi yaşındayk...