10.BÖLÜM♧

7.8K 238 32
                                    

Sınıf kapısına doğru her attığım adım git gide sertleşiyordu. Christina ve Dylan ellerindeki kitaplarla duvara yaslanmış beni bekliyorlardı. Kapıyı kapatıp kapatmamakla ilgili tereddütte kaldım. Ama beni dün nasıl kullandığını aklıma getirince kapıyı sertçe kapatsam bile az olduğunu düşündüm.

"Kalemini unutmuşsun." dedi kolumdan tutup, bedenimi karşısına çekerek.

Kül rengi gözlerine, suratımı buruşturup nefret dolu gözlerle "Gerek yok. Sen kullan. Kullanmayı iyi bilirsin." dedim. Sesimi azarlayıcı bir tona ayarlayamamaştım. Ama gayet iyi iğneleyebildiğimi düşündüm.

Christina'nın "Hadi Carla." diye beni çağırmasıyla birlikte uzun koridora karşı yürüdük. Her attığım adımımda dünkü yaşananları düşünüyordum. Hayatımın ilk sex deneyimimde benimle nasıl bir kukla gibi oynadığını düşünüyordum.

Dylan'in "Söyle bakalım, içini kemiren şey ne?" demesiyle dalgın gözlerimi yerden ayırarak kendisine sahte bir gülüş atmamı sağladı.

"Hiç. Sadece ailemi çok özledim." diyerek hayatımda pembe yalanlar dışında hiç yalan söylemeyen birisi olarak yalan söylemeyi başardım.

"Seni anlıyorum." dedi Dylan. Ve ardından Christina "Şaka mı bu? Hadi ama biz üniversiteliyiz. Liseli ergen ve mayhoş hallerimizi geride bırakmalıyız." diye yüksek sesle söylenerek aradaki dramatik ortamı kaldırıp "Bahçeye çıkıp sessiz sinema oynamaya ne dersiniz?" dedi.

"Az önce, liseli ergen ve mayhoş hallerimizi geride bırakmalıyız diyen sen miydin?" diye ekledi Dylan.

Christina "Seni şapşal" diyerek Dylan'in ensesine bir şaplak indirdi. Ben ise gülen yüz ifademle onları izliyordum. Sadece yüz ifademle.

Okul binasının kapısından çıkıp bahçede kendimize uygun bir yer seçtikten sonra yavaşça ilerlemeye başladık. Ani bir şekilde omuz hizama kuvvetli bir darbe almıştım.

"Önüne baksan iyi edersin." dedi iri yapılı, gereğinden fazla kaslı, zenci çocuk.

"Üzgünüm benim suçum." dedim gözlerimi onun gözlerine denk getirmemeye çalışarak.

"Bir sorun mu var Carla?" dedi Andrew. Zenci çocuğun arkasından adımlayarak gözlerini ona dikmiş bir şekilde.

"Hayır benim suçum. Yanlışlıkla ona çarp-"

Sözümü keserek "Evet. Bir sorun var." dedi zenci çocuk.

Andrew kaşlarını çatarak bu sefer benim önüme geçti ve "Ne istiyorsun ondan?" dedi.

"Ondan bir şey istemiyorum. Sadece senin suratını dağıtmak istiyorum." diyerek çıkıştı.

Andrew alayla güldü ve "Hadi. Seni bekliyorum küçük adam." dedi.

Daha fazla kavga olmasını istemiyordum. "Andrew?" diye geri çekilmesine karşılık uyardım.

Ağzındaki her türlü pisliği gösterecek şekilde gülerek "Bak sevgilin senin dayak yemenden korkuyor." dedi. İçimdeki tanrıça, şu anda hey biz sevgili değiliz dememin doğru olmadığını düşündü.

Andrew anında çocuğun kulağına bir yumruk geçirerek çocuğun acıdan kulağını tutmasını sağladı.

"Yapabildiğin bu mu? Yazık sana." diyerek pislikçe gülmeye devam etti. Ardından Andrew'in üstüne atlayarak Andrew'i çime yatırdı. Art arda burnuna iki yumruk attı ve kanamasına neden oldu. Andrew gücünü tekrar toparlayıp üstünden zenci çocuğu atarak boğazına sarıldı. Ben ise anlamsız gözlerle Christina'ya sarılarak olanları izliyordum.

Dudak DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin