8.BÖLÜM♧

8.2K 273 50
                                    

♡Okuyucularım, özel hayatımla ilgili bir takım sorunlar yaşadım. O yüzden hepinizden özür dilerim yeni bölümü geciktirdiğim için. Anlayışla karşılarsanız çok mutlu olurum.

Aceleyle üzerime tişört ve pantolon geçirip aşağıya indim. Aceleci ve endişeli olduğumu büyükanneme hissettirmemeliydim.

"Hey, nereye hayatım?" dedi büyükannem olduğu yerden kalkıp yanıma gelerek.

"Ah büyükanne edebiyat notlarımı arkadaşımda unuttum. Hemen geliyorum." dedim ve evden çıktım. Koşar adımlarla taksi durağına gelerek bir taksi çağırdım.

"Lütfen Moonlight Grill." dedim yerinin neresi olduğuna dair hiç bir fikrim yokken.

Şoför kafasıyla onayladı ve yaklaşık on dakikalık yoldan sonra beni Moonlight'ın önünde indirdi. Buranın bir kafe olduğunu sanıyordum ama içeriden gelen içki tokuşturmaları ve ayyaş kahkahalar geldiğinde buranın bir bar olduğunu anladım. Kapıyı açtım ve yanıp sönen renkli loş ışıklar altında Chris ve Dylan'ı aradım. İçeriyi sigara dumanları sardığın önümü oldukça zor görüyordum. Dans edenlerin arasından geçmek oldukça zorluydu. Banyodan çıktığımdan yarı ıslak saçlarımla kendimi daha da rahatsız hissediyordum. Her çarptığım insanlara 'Pardon.' diyerek ilerlemeye devam ettim. Sanki Christina'nın sesini duyuyordum. Çalan hareketli müzikden dolayı tam emin olamadım. Sesi hissettiğim yere doğru ilerledim.

"Chris kendine gel artık!"

"Hadi ama Dylan. Yapabilirsin. Çak bi tekila!"

Arkamda Dylan ve Chris'in seslerini duydum. Gözlerimle onları bulduğumda yanlarına gittim.

"Dylan ne işiniz var burada?" dedim Chris'in çıplak bacaklarına bakıp.

"Chris'in annesiyle babası tartıştı ve ayrıldılar." dedi olabildiğince bağırarak.

Chris'e döndüm ve iki elini tutup kendime çektim. Ayağa kaldırmak istedim ama gücüm yetmedi. Chris gerçekten de güçlü bir kızdı.

"Chris tehlikedeyiz. Lütfen ayağı kalk ve gidelim." dedim üzgün ama bir o kadar da korkarak.

"Carla... sen de mi? Hadi ama içmelisin. Bu.. bu harika bir duygu!" dedi bağırarak. Bağırmasını müzikten sesinin daha kuvvetli çıkmasını değil de sarhoşluğuna vermiştim. Chris elindeki küçük bardakdaki tekilasıyla ayağı kalktı ve bardağı ağzıma götürdü. Zorla içmemi sağladı ama kafamı kuvvetlice yana götürerek içmemi engellemiştim. Tüm bardakdaki içki tişörtümün içinden, göğüslerimden aşağı dökülmüştü. Önce soğukca süzüldü sonra öfkemin karşısında tekrar ılıdı.

"Chris! Yeter artık! Kendine gel!" dedim tekrar bağırarak.

"Carla boşa uğraşıyorsun. Tam bir saattir Chris'i buradan siktir olup götürmeye çalışıyorum ve işe yaramadı." dedi Dylan iki kolunu göğsünde birleştirip kelebek yaparak. Sanırım bu rahatlığın simgesi değil de çaresizliğin simgesiydi.

Arkamdan birisi iki elini şaplatarak alkışlamaya başladı. Arkamı döndüğümde Will'in karşımda pişmiş kelle gibi sırıttığını gördüm.

"Çok cesursun kasıntı. Gelmeyeceğini sanmıştım." dedi alkışlamasını bitirip yanıma daha da yaklaşarak.

"Senin için gelmedim pislik herif. Bunu sen de gayet iyi biliyorsun." dedim surat ifademin sertliğini koruyarak.

Önce bir burun kıvırdı ve arkasından "Ama telefonda öyle demiyordun?" dedi.

"Siktir olup git buradan Will."

Dudak DansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin