♡Okuyucularım, kuzenimin vefatından dolayı yaklaşık on gündür yeni bölüm getiremedim. Üzgünüm ama beni anlayışla karşılarsanız ki öyle sanıyorum, çok sevinirim.
Daha fazla öpüşmemizin bizi pis işlere sürükleyeceğini düşündüğüm için ellerimi sıktığım yanaklarından aşağıya doğru süzdürdüm. Başımı hafifçe geriye çektim ve dudaklarına odakladığım gözlerimi gri gözlerine kaydırdım.
"Neden bıraktın?" Nane kokan nefesi boy farkından dolayı dudaklarımla burnumun arasına çarptı.
Bir şeyler söylemek istemesemde söylemek zorunda kaldığımı hissettim. "Daha..." gözlerimi gözlerinden ayırdım ve akan nehre odaklandım. "Fazla ileriye gitmek istemedim."
"Neden?" Sesi olduğundan daha baskın çıkmıştı. "Yoksa öpüşmekten sıkıldın mı?"
Yüzümde oluşan tebessümü görmesemde gayet alaycı bir şekilde olduğunu düşündüm. Ondan fazlasıyla çekiniyordum. Sözlü bir şekilde cevap vermesemde gülümsememin de bir cevap olduğunu fark ettim.
Beni belimden tuttu ve sağ tarafına çekti. Utangaç bir şekilde kafamı kaldırarak gözlerine baktım. Resmen gri, göz bebeğini hakimiyet altına almıştı ve akan parlak turkuaz rengi nehire bakıyordu.
"Aslında..." Farklı tonda gülen suratını bana çevirdi. "Soyun."
"Ne?" Yüzümün şaşkınlığını gizlemedim.
"Evet beni duydun." İki elini çaprazlayarak kırmızı tişörtünün alt taraflarından tuttu. "Hadi soyun."
"Andrew, ben... ben yapamam..." Sesimin hareketi utangaçlıkla şaşırmak arasında gidip geldi.
"Tabikide sevişmeyeceğiz Carla." Tişörtünün tuttuğu yerleri elleriyle kaldırarak kafasından çıkardı. "Sadece nehirde yüzeceğiz. Baksana ne kadar da güzel parlıyor. Senin gibi."
Onu yanlış anladığıma mı yoksa bana yaptığı ilk iltifata mı utanacağımı şaşırdım. "Şey... ama mayom yanımda değil." Ne kadar girmek istesemde beyaz iç çamaşırlarımın nehire girmeye uygun olmadığını hatırladım.
"Hadi yapma ama. Hangi salak mayosunu yanında taşır ki? Sadece ikimiziz burada. Koskoca ormanda sadece ikimiz." Yaptığı mizah ne kadar komik olsa da son cümlesini bastırarak söylemesi beni huylandırdı. Koyu jeanini belinden aşağı kaydırdı ve önce sol sonra sağ bacağını çıkardı. Onun o haline bakmak istemesem de gözüm beynime yenik düştü. Kaslı vücudunda duran siyah baksırla olabildiğince seksi duruyordu. Kıyafetlerini aldı ve ilerleyerek nehrin yakınlarındaki bir ağacın dalına astı. "Seni bekliyorum hadi Carla!" Nehre geri geri bir iki adım attı ve ayakları suda kayboldu. "Beni oraya getirtmek istemezsin!" iki elini ağzının kenarlarına koyarak seslendi.
Onunla yüzmek istiyordum ve yüzecektim. Üzerimdeki salaş tişörtü boynumdan çıkardım. Beyaz sütyenimi gördüğünü sanarak hafif kızarmıştım. Sıra da koyu jeanim vardı. Önce düğmesini sonra fermuarını açtım ve tam olarak bacaklarımdan aşağı kaydırdıktan sonra teker teker ayaklarımı çıkardım. Daha önceden bacaklarımdaki kılları aldığıma şükrederek solgun yaprakların üzerindeki tişört ve pantolonumu aldım. Yavaş yavaş adımlayarak Andrew'in kıyafetlerinin yanına astım.
Soğuk su parmak uçlarıma temas etmişti. O kadar temizdi ki Andrew'in suyun altındaki baksırını görebiliyordum. Yanıma doğru yüzmeye başladı. "Ellerini uzat. Hadi gir Carla."
Attığım adımlar, vücudumun nehirle temasını artırıyordu. Su kalçama kadar geldikten sonra Andrew beni belimden yakalayıp suda vücudumu kendine doğru çekti. Vücuduna beni yapıştırarak üst dudağımı öpmesiyle dudaklarımın onun alt dudağını kavraması bir oldu. Bacaklarımı tuttu ve kendi karnına doladı. Benimle öpüşmeye devam ederek benimle birlikte geri geri adımladı. Su, göğsümü ıslattığında istemsizce hafif bir inilti kaçırdım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dudak Dansı
Teen FictionCalifornia'da, Lise öğrenim hayatı boyunca çok büyük başarılar elde eden, aynı zamanda hayatında aşka yer vermeyen on sekiz yaşındaki Carla, New Orleans'taki istediği üniversiteyi tutturmayı başarabilmiştir. Annesi, kardeşi ve kendisi yedi yaşındayk...