SÜSEN
Başımı ovarak odaya girdim. Düne ait hiç bir şey hatırlamıyordum. Tek hatırladığım şey Ömer'in gülüşüydü. Dolabın kapağını açıp eşofman takımı çıkartıp giyindim. Islak saçlarımı da havluyla kurutup odadan çıktım. Umarım dün gece çok saçmalamamışımdır...
Salona adım atmam ile Oğulcan'ı görmüştüm. "Günaydınn" dedim başımı ovarak. "Günaydın" dedi gülerek. "İçkiyi çok kaçırdın değil mi?" deyince başımı salladım. Salonun camından içeri Ömer girerken göz göze gelmiştik. Ömer hiç bir şey demeden masaya geçince Oğulcan'a baktım. Bir şey mi olmuştu? Oğulcan bilmiyorum der gibi bakarken sandalyeye oturdum.
Ömer'den asla çıt çıkmıyordu. Oğulcan sürekli konu açmaya çalışıyordu ama Ömer asla muhatap olmuyordu. Bütün iştahım kaçarken Ömer'e bakıyordum. Niye böyle davranıyordu? Ayağa kalkıp Oğulcan'a baktı. "Çabuk ye Oğulcan. Çıkacağız şimdi" dedi ve gitti. Yüzüme bile bakmamıştı.
Ömer'in arkasından bakarken Oğulcan'a döndüm. "Oğulcan ne oluyor? Ömer'in bu tavrı ne?" Oğulcan yutkunurken başını kaşıdı. "Hiç bir fikrim yok inan bende bilmiyorum." dedi. "Ben bir şey mi yaptım diye düşünüyorum ama aklıma bir şey gelmiyor." dedim. "Seninle alakalı değildir sen takma." dedi ve ayağa kalktı. "Oğulcan görmüyor musun suratıma bile bakmadı ya!" dedim sinirle. "Tamam ben öğreneceğim sen yemeğini ye" dedi ve salondan çıktı.
Dün gece gayet iyiydik bir anda niye böyle tavır almıştı anlamıyordum. Tabaktaki salatalığı ağzıma atarken dün gece içki içtiğim aklıma gelmişti. Salatalık boğazımda kalırken öksürmeye başladım.
Dün gece Ömer'in yanında bayılana kadar içki içmiştim.
Berk olayını söylemiş olabilir miydim? Ama eğer söylemiş olsaydım Emir ve Sarp çoktan bu eve getirilirdi. Sandalyeden kalkıp salonda dolanmaya başladım.
Elimle başımı tutup yutkundum.
Hatırlamıyordum.
Allah beni kahretsin!
-
Bütün gün boyunca dün geceyi hatırlamaya çalışmıştım ama asla bir şey hatırlamıyordum. Berk olayı hakkında bir şey söylemediğime emindim çünkü şuan nefes alabiliyorsam daha gerçekleri patlatmamış olmalıydım. Ayrıca Emir ve Sarp da ortalıkta yoktu. Onun için bu olayı direkt eliyordum. Ömer ile bir gün iyi bir gün kötü olduğumuz için kendimi olaydan sıyıracaktım. Büyük ihtimalle yine kendi kendine sinirlenmişti.
Kapı sesi ile bakışlarımı salonun girişine çevirdim. Ömer'in salona girmesi ile ayağa kalkarken Ömer ile göz göze gelmiştik. "Hoşgeldin" dedim bakışlarımı gözlerinden çekmiyordum. "Hoşbuldum" dedi ama sesi buz gibiydi. "Ömer" dedim ve tam karşısına geçtim. "Neden böyle davranıyorsun?" dedim ciddi bir şekilde. "Nasıl davranıyorum anlamadım?" dedi. Bilmemezliğe vuruyordu ve bu çok belliydi. "Ben bir şey mi yaptım niye bana karşı bu kadar soğuksun?" dedim açık açık. Ömer gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Ne yaptığını çözmeye çalışırken gözlerini açtı. "Bir şey yapmıyorum Süsen. Her zaman davrandığım gibiyim." dedi.
"Ömer yüzüme bile bakmıyorsun. Durduk yere niye böyle davrandığını merak ediyorum. İstemeden bir şey mi yaptım?" Ömer başını iki yana salladı. "Hayır diyorum Süsen niye anlamıyorsun." dedi yüksek sesle. "Ama öyle davranıyorsun! Sabah suratıma bile bakmadın. Sorun neyse çözmeye çalışıyorum beni de anla." dedim. Benim de sesim yüksek çıkmıştı ama şuan umrumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İz
Teen FictionBir mermi" dedi ve çevirip tabancayı bana uzattı. "Kendi kaderini kendi ellerinle yazacaksın. Eğer silah patlarsa ölüp gidersin ama eğer boş çıkarsa Berk'in uyanıp seni öldürmesini bekleyeceğiz." dedi ciddi bir şekilde. Elimdeki tabancaya bakarken...