Kitaba geçmeden önce tanıtımı @bedeliasn0 instagram sayfasından izleyebilirsiniz.
Yıllarımı harcadığım kitapta bana yön, ilham, motivasyon olan canım arkadaşım Cemre'ye çok teşekkür ediyorum. Çoğu yeri sayesinde ilerletecek cesareti buldum.
-
"Buldum seni sonunda!"
Elimdeki kitapları duyduğum sesle birlikte olduğundan daha fazla bedenime bastırmıştım. Kitabı kavrayan elimi sıkılaştırıp, dolan gözlerimi hiçe saymaya çalışıyordum. Arkamda duran kişiye dönersem ne kadar boşluğa düşeceğimi biliyordum. Bir şey hissetmeyi unuttuğumu bilerek her gece yatsam da bir diğer bildiğim şey de ben kendime hep yalan söylediğim.
Yalandan nefret ederim lakin bir kere bile kendime yalan söylemekten çekinmemiştim. Arkamdaki ses babaanneme aitti ve bunu bilmek canımı yakıyordu. O beni terk etmişti, şimdi beni bulduğunu iddia edip canımı yakıyordu. Gözlerim daha fazla dayanamamış, göz pınarımda akmaya hazır duran göz yaşları kendini serbest bırakmıştı. Babaannem bunu anlamış gibi geriye doğru attığı bir adım sesi kulağıma dolmuştu.
"Bana kızabilirsin güzel torunum ama unutma ben seni hep korumak istedim."
Duyduklarımı şu an sindirmek çok zordu. Hayır babaanne, sen kaçtın. Neyden kaçtın? Geçmişten mi? Beni bilmediğim neye terk ettin, hala bulamadım ama bulmak istemiyordum. Öldürdüğünüz çocukluğum bana geleceğimi bahşetti. Bana, bilinçli bir genç kız sundu. Şimdi okul yolunda bana yalanlarını sıralıyor, unutmaya yüz tutan yaralarımı kanatmaya çalışıyordun. Başımı yere eğip, ardı arkası kesilmeyen göz yaşlarımı seyretmeye başladım.
Babaannem derin nefes aldığında sanki o da bazı şeylerden sıkılmış gibiydi. "O geliyor Zemheri."
Dediğiyle kaşlarımı çatmıştım. Göz yaşlarım artarken ağzımdan bir hıçkırık kaçmış, yine kendimi onun karşısında güçlü bulamamıştım. Babaannem bir adım daha gerilediğinde, sesi sanki içine kaçmış gibi çıkıyordu. "O geliyor, her şeyin intikamını istiyor."
Ağır ağır başım yukarı kalkarken o da zorlukla kurduğu cümleyi tamamladı. "Zemheri onunla baş edemezsin. Senin peşinde, kızım dik-"
Babaannem güçlü bir çığlık attığında hızlıca başımı arkama çevirdim. Gördüklerim tüylerimi anında diken diken etmişti. Ağlamam şiddetlenirken elimdeki kitaplar yere düşmüştü. Bu öyle bir şeydi ki, bütün zerrem titriyor bir şekilde babaanneme bakıyordum. Gördüklerim ve mantığım arasındaki savaşın kılıçları tekrardan çekilmişti. Yeniden taraflar kurulmuş, bir seçim yapmam gerekiyordu. Gördüklerimin peşinden mi, hayatımın mı peşinden gidecektim? Belki de hayatım gördüklerimden ibaretti, içinde sıkıştığım bu savaş yeni değildi. Çığlık atmak istiyordum ama sesim sanki bana ait değil gibi, onu faaliyete geçiremiyordum. Şu an bütün hücrelerim, bütün düşüncelerim beni terk etmişti.
Babaannemin yüzü yoktu, sadece bedeni vardı ama yüzü yoktu. Deli gibi çığlık atıyor, yüzünü tutuyordu. Bir oraya, bir bu tarafa sallanıyordu. Korku tüm bedenimde gezerken sadece görüntüyü aklıma kazımak ister gibi şaşkınlıkla bakıyordum. Babaannem bir anda yerinde durduğunda bakışlarım bir an bile olsun ondan ayrılmıyordu. Ne zaman çıkmaya başladığını anlamadığım arkadan gri dumanlar, gökyüzüne doğru bir yol almaya başlamıştı. Gözlerimi iki saniyeliğine dumanlara dikip, tekrardan babaanneme çevirdim. Aramızdaki sessizliği bozan onun bana attığı bir adım sesi olmuştu. Onunla aynı anda benimde ayağım arkaya gitmişti.
Babaannem bana bir adım daha attığında ben de arkaya adım attım ama yere düşen kitaplardan birine takılmıştım. Çığlık atarak arkama düştüğümde, ellerimden destek alarak arkaya gitmek istedim ama nafile. Yerdeki camlar teker teker elime batmıştı. Babaannem bir an bana koşmaya başladığında gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Ellerini önüne doğru açmış, bel fıtığı olmasına rağmen dik bir şekilde büyük bir açlıkla bana koşuyordu. Kendimi bağırmaya zorlasam da olmuyordu. En sonunda boğazımı zorlayıp, olabildiğince yüksek bir çığlık atmaya çalıştım ama sadece canım yanmıştı. Acıyan ellerimi takmadan elimle geriye gitmeye çalışıyordum. Yer öyle kaygandı ki, düşmemek için zor tutuyordum kendimi. Babaannem bana yaklaştığında bir koku burnuma doldu. Kokuyu çözemiyordum ama buna zaten fırsatım yoktu. Babaannem çoktan bana ulaşmış, avucuyla yüzümü kavradı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOR ATEŞİN PARÇALARI
FantasyGördüğüm iki çift göze kitlenmem kısa sürmedi. Gri gözleri doğrudan kalbimi hedef alıyor gibi yavaş yavaş kalbimde bir enerji hissediyordum. Canımı yakan şey gözlerinden ziyade başka bir şeydi sanki. Öyle hırsla, öyle nefretle bakıyordu ki. Gözleri...