[dördüncü mektup]

33 2 0
                                    


[dördüncü mektup]

5/11/18

Senin benim hayatımdaki yerin toplumsal bir sorundu çünkü sen benliğime öyle sinmiştin ki benim sevdamı gören toplum "aşk" kavramına yeni bir tanım getirmeliydi.

Senden başkası yoktu. Hiç olmamıştı çünkü sen olma ihtimalini bile farkında olmadan yok etmiştin.

Ev arkadaşım Büşra'nın kuzeni Merve bizdeydi. Bendeki sessizliği fark eden ilk insan olmuştu. Onunla aramızın pek iyi olduğunu söyleyemezdim ancak Büşra'yla yakın olduğundan neredeyse o da ev arkadaşımdı ve aynı evde yaşadığımızda iletişime geçmeden yaşanmıyordu.

"Sende bir şey var." diye konuşmuştu kahve kupasını sehpaya bırakırken. O da senin gibi Ankara'da tıp okuyordu ancak henüz ikinci sınıftaydı. O an, ona seni sormamak için büyük bir efor sarf etmiştim. Hoş, yalnızca ismini biliyordum; kim bilir fakültede kaç Gökay vardı.

"Bu aralar kendimi yorgun hissediyorum." diyerek geçiştirmiştim onu. Bana inanmadığını ya da yorgunluğumun altında yatan sebepleri merak ettiğini biliyordum; bunu onun gözlerinde görmek mümkündü.

Ama ona seni soramazdım. Ertesi gün, ondan sonraki gün ve ondan sonraki... Bir ayı aşkın bir süre boyunca seni hiç görmemiştim ve nihayet aklımın radarından çıkmayı başarmıştın. O sıralarda Büşra'nın arkadaşı Cenker gelmişti. Büşra'nın üçümüzün buluşacağını söyleyerek gelmediğini aslında Cenker ve benim için bir buluşma ayarladığı ortaya çıkmıştı. Kampüsün yakınlarında bir kafede oturuyor, tek kelime etmeden etrafa bakınıyorduk.

"Sanırım bir şeyler söylemem gerek." diyen Cenker, utangeç bir şekilde gülümsedi.

"Sanırım." demiştim bakışlarımı ona çevirip tüm odağımı ona verirken. Klasik müzik ile donatılmış kafenin sıkıcılığından bahsederek ceketimi almamı söylemişti. Açıkçası şu an, onun sözüne neden kulak verdiğimi bilmiyorum. Sanırım hayatımda küçük heyecanlar arıyordum da manipüle edici bir ses tonu bir direktifle birleştiğinde işe yarıyordu.

Cenker'in yirmi dakikayı aşan bir yürüyüşün ardından beni getirdiği yere bakarken biraz şaşkın olduğumu söyleyebilirdim. Burası Eskişehir'in oldukça ünlü rock barlarından biriydi. O an saatlerimi o kafede harcamadığım için sevinmiştim. Yüzümde küçük bir gülümseme ile mekândan içeri girdiğimizde epey heyecanlıydım. Cenker buranın müdavimi olduğunu söylemişti, o akşam mekânın en gözde grubunun sahne alacağını duyduğumda ise heyecanım üçe beşe katlanmıştı.

Cenker iki bira söylediğinde bulduğumuz masaya yerleşmiştik. Onunla aramızdaki buzları erittiğimiz bir akşamdı, beni tanımak üzere sorduğu soruları terslemeden cevaplar vermiştim ve merak ettiklerimi -asla fazlasını değil- sormuştum ona.

Yarım saat kadar sonra grup sahneye çıkmıştı. Mor ve Ötesi'nin en sevdiğim şarkılarından biriyle sahnede olan grup üç gitarist, bir baterist ve bir vokalden oluşuyordu. Sahne ışıklarının altında yüzlerini tam seçemediğim beş adam oldukça profesyonel bir şekilde sahne alıyor, en sevdiğim şarkının böylesine güzel seslendirildiğini gördüğüm için mutlu olmama sebep oluyordu.

Cenker bana doğru hafifçe eğildi. Amacı aramızdaki buzları kırmak olmalıydı. Aradığı kişi ben değildim, bunu biliyordum. "Elektro gitardaki eleman harikadır."

Ona hak vermiştim çünkü sahnedeki genç adam öyle kontrollüydü ki çocukken bıraktığım gitar derslerine geri dönmek istiyordum. Şarkının solo kısmı, siyah ve kırmızının uyumu içindeki elektro gitarla çalınırken vokal mikrofonu gitariste yaklaştırdı ve ona söylemesi için bir hareket yaptı.

O an, sanki içimde bir şeyler bana bir mıknatıs tutmuştu. Ben metal oranı oldukça düşük bir elementtim ve o güçlü mıknatıs beni sana çekmişti. Rengarenk spot ışıkları altında parıldayan sana baktım. Kalabalığın içinde olmana rağmen seni seçebilmiştim ve gözlerimi gözlerinden ayırmak ihtimal niteliği taşımıyordu.

"Aşk içinde, yalan içinde

Hepsi aynı, hepsi içimde

Tek bir ayna bin bir biçimde"

Bakışlarını kaldırdın ve bana baktın.

O geceyi aklımın bir köşesinden çıkarmam birkaç günüme mal olmuştu. Önce çimenlerde, sonra bir tren yolculuğu ve ardından bir konserde rastladığım yabancı zihnimi epey meşgul edecekti.

Tek bir ayna ve içindeki binbir siluet gözden kayboldu. O an sadece sen ve ben vardık

KANLI KRİZANTEM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin