1.Bölüm

46K 1.3K 92
                                    

Medya : ANIL

Anne kokusunun mistik, rahatlatıcı maneviyatını anlatmak isterdim sizlere fakat sanmam ki kelime dağarcığım buna müsaade etsin.

Dilimin döndüğü kadarını aktarabilirim yine de isterseniz.

İki göz odası bulunan bir gece kondu da gözlerimi dünyaya açmışım. Annem bütün bir günü bana sancı çekerek geçirmiş,  hastaneye gidebilme imkanı bulamadığından bir aşağı bir yukarı mahalleyi turlamış durmuş . Güzel cefakar annem sonunda çektiği acıya dayanamamış olacak ki komşumuz Nurten Teyzenin kapısına  dayanmış.

Zorlu bir doğum olmuş, istemeden de olsa anneme çok acı çektirmiş sabahı göremeyeceği korkusunu düşürmüşüm içine. Neyse ki Nurten teyze anlarmış ebelikten yüzü bir an olsun gülmeyen annem gecenin şafağa söktüğü, Güneşin doğumuyla beraber beni de kollarına almış.

Benim ipek saçlı anneciğim Güneş ismini layık görmüş bana. Yaşımın küçüklüğünden dolayı zar zor hatırlarım "Karanlık gecelerimde yüzümü güldürdün Güneşim" diye severdi beni. 

Kolay bir yaşamı olmadı annemin, fakir bir ailenin üç çocuğundan en büyüğü tek kızıydı. Kızdı ve el oğluna gideceği soy ismi diğer nesle taşıyamayacağı içinde değersiz. Sözüm ona kaşık düşmanı annemi ilk isteyen talibine dört bilezik karşılığı vermeyi doğru bulmuşlar. Damadın nasıl biri olduğunu önemsememiş hırsızın uğursuzun teki olmasını göz ardı edip, gittiğin yerden anca ölün gelir diyerek üç parça eşyasını bir poşete doldurup yollamışlar evden. 

Çok aç kaldı benim annem.

Çok dayak yedi, hatta o kadar çok şiddete maruz kaldı ki kusursuz yüzünü hiç morluk içinde olmadan görmedim ben. 

Benim annemin gözlerinde her dem gözyaşı saklıydı. Silmeye yeltenirdim boyum yetmezdi. Bir tek bana sarılırken gülerdi benim annemin yaşlarla ıslanmış yüzü. 

Üç kuruş parayı bulduğunda aylarca eve uğramayan, karısı evladı evde ne pişirip ne yer diye tasalanmayan, anca içki şişelerine para harcamaya değer gören babam. Bir gece ansızın çıka geldi, ben annemin koynunda uyurken. Annemi yataktan saçlarından çekerek çıkarıp aldı, gözleri dönmüş gibiydi. Bakışlarının deliliğin eşiğinde olduğunu ben anlayamadım annem anladı. Küçük bedenim korku ve babama duyduğum öfkeyle tortop oldu. Anneme yaptıklarının aynısını ona yapmak istedim, onun canını da ben yakmak istedim. 

Yine çok dayak yedi benim annem, attığı çığlığa hiçbir komşu gelmedi. Duyanlar yorganı başına çekip uykusuna kaldığı yerden devam etti. 

Babam olacak cani en son kemerini çıkarttı belinden, gözlerimin korkuyla irileşip nasıl açıldığını gün gelir dün gibi hatırlarım. Yaşıma aldırmadan, küçük cüssemin ne kadar işe yaramayacağına aldırmadan siper oldum anneme. Ağladım, hıçkırıklarım tavanı yere yakın odamızda çınladı. Duymadı babam, durmadı. 

Üstümüze inen her kemer darbesinde annem kollarının altına aldı beni zarar görmeyeyim, deri kemerin sert yüzü ona denk gelsin diye. Yediği dayağa daha fazla dayanamayan annem kanlar içinde yığıldı yere. Diz çöktüm baş ucuna, dudaklarından ağzından kanlar akıyordu annemin. Nurten teyzenin torunlarından kalma bana verdiği eski pijamanın uzun kollarıyla silmeye çalıştım kanları. Ben sildikçe yenisi peydah oluyor, üstüm başım annemin sıcak kanıyla renkleniyor görmeye tahammül edemediğim kırmızıya çalıyordu. Babam o çocuk yaşta anlayamadığım hakaretlerini, küfürlerini hatta ve hatta belaları - ki o başımızda olduğu sürece Allah belamızı veriyordu zaten- bağırıp çağırarak baygın anneme duyurmaya çalışıyordu.

AŞK KIRINTILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin