4.Bölüm

20.8K 861 41
                                    

Medya: BURAK

Multimedyada ki şahane sahne şarkıyı dinlemenizi öneririm. Gerçi bir bütün olarak film muhteşem. Bölüm içinde bahsi geçen şarkı budur :) 

KEYİFLİ OKUMALAR :) BOL YORUM VE VOTE YAPIN OLUR MU CANLAR :) :) :)

Viyola: yaylı çalgılar ailesinin ikinci üyesidir ve şekli kemana benzemekle beraber kemandan biraz daha büyüktür. Fiziki yapısı kemana çok benzer. Keman ailesi müzik aletlerinde orta sese sahiptir ve keman ile çello arasında yer alır. Parmak ve yay tekniği, pozisyonlar ve değişik ses renklerini elde etme yöntemleri kemandan farksızdır. Fakat viyolanın genelde koyu, derin, boğuk ve can alıcı bir ses rengi vardır.

Bu küçük bilgiyi verdikten sonra da yeni bölüme geçiş yapabiliriz :) KEYİFLİ OKUMALAR :)

Yapmacık gülümsemelerin lüzumsuz samimiyeti altına sığdırılan "keşkeler" yakardı insan olanı. Keşkelere yüz sürmemek için mukavemeti elden bırakmadan, geriye sırt vermemek önemliydi. Bakmayacaktın öncesinde kalanların şuurunu etkilemesine ve en vahimi geleceğine çelme takmasına müsaade etmeyecektin.

Şu kısacık yaşam öykümde asla kindar biri olmadım, bağışladım, kırıcı olmaktan uzak yapıcı davrandım ve yeri geldi hep alttan olan taraf oldum. Vardığım nokta her zaman tatmin edici olmasa da idareten doğru olanıydı, yine de hakkım olanı bu olmamalıydı. Bir yanı eksik bırakan hayatın cilvesi bana komik gelmiyordu üstelik.

Özlem duyarak geçen çocukluğumun var mıydı bir sorumlusu ?

Evet... Vardı ...

Son nefesimde dahi affetmeye yanaşmayacağım, benden dünyamı çalan adamı asla bağışlamayacaktım. O kişi Babam olsa bile !

Boş sınıfa istekli adımlarımla vardım, bana ayrılan zamanı ziyan etmek gibi bir alternatifim yoktu. Kafamı boşaltacağım sayılı dakikaları kimseyle paylaşacak değildim, isterse adı bencillik olsun.

En az üç saat kimsenin uğramayacağı geleneksel müzik sınıfı amacıma hizmet edercesine sessiz ve ıssızdı. Sınıfın orta yerine dizilen sandalyeler yarım ay şeklinde dizili, sayısı ise on birdi. Sınıfın dört penceresi de içerinin havalanması için açılmış, perdeler toparlanmıştı. Haziranın daha ilk haftasında olmamıza rağmen pencereden içeriye süzülen güneş ışığı bunaltıcı sayılmazdı.

Sıralı sandalyelerden baştan ikinci sıraya oturdum, tekli rakamlara mümkün mertebe yaklaşamazdım. Anksiyete saçmalığının bana başkaca bir entrikası ne yaparsınız katlanmak mecburi...

Kucağımdaki kutunun fermuarını yavaşça açtım, içeriye süzülen öğlen güneşinin ışık huzmeleri parlatılmış enstrümanda altına dönüşüyor, tutkulu bir dansa tutuşuyorlardı. En üste duran arşeyi aldım ilk olarak, beraberinde kırılmasından çekinti duyuyor muşum gibi viyolayı aldım. Benim için değerli, paha biçilemezdi. Eylül ablamın hediyesi olması bir yana yol arkadaşımdı.

Omzum ve çenem arasında muntazam bir alışkanlıkla yerine uyum gösteriyordu sanki yuvası o kısımda kuruluydu. Çenemi yastık aparatına dayayıp omzum ile çenem arasına sıkıştırdım. Yere kırk beş derece dik açıyla hareli kelebek ağacından yapılma sapını paralel duracak şekilde sabit tuttum.

Pozisyonumu almadan önce oturuşumu dikleştirdim, viyola veyahut kemanı asla kambur durarak çalamazdınız doğasına aykırıydı bir nevi küfür yerine geçerdi.

Notalarını ezbere bildiğim, beni kimsenin dinlemediğinden emin olduğum nadir anlarda çaldığım şarkıyı çalmak için hazırdım. Gözleri yumup, arşeyi viyolanın tellerine sürtünmesine izin verdim. Tepkisi göz yaşartıcıydı, kulağıma gelen ses boğuk, derinime işleyen debdebeli bir haykırıştı. Arşe teller üzerinde benim sayemde zorlanmadan kayarken sapı tutan parmaklarımın teller üzerindeki hareketleriyle uyum içerisindeydi.

AŞK KIRINTILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin