5.Bölüm

17.5K 862 20
                                    

  Şehitlerimize Allah'tan rahmet, acılı ailelerine de sabır diliyorum ...
Umuyorum ki Kanları yerde kalmayacak, uğruna canlarını feda ettikleri Vatanları onlara sahip çıkacak !!!!  Tek temennim budur :(((

BAŞIMIZ SAĞ OLSUN :((((

Genellikle insanlarda yaptırım gücü olmayan biriyimdir, muhatap olduğum kim olursa olsun ikna kabiliyetim yerlerde sürünür. Eh, durum bundan mütevellit olunca da iş başa düşer yaptırmak isteğimi zat-ı şahaneme yaptırıyor olmam işten bile değildir. Sıkça pasif kaldığımdan yakınmam eldeki malzemeyi değiştirmeye imkan kılmıyor maalesef ki !

Şu an içinde bulunduğum durumda 'Hayır' diyemediğimden kaynaklıysa ciddi ölçüde yaralayıcı olabiliyor zannımca.Kara bulutların tepemizde bir bir toplanıp çalkalandığını, bir metrelik alanda nasıl statik elektrik akımına maruz kaldığımı bir ben biliyorum ya. Gerisi boş !

Deniz'in acil çağrısına istinaden Burak'la beraber Eylül ablaların evine gittik. Arabadan çıkıp iki katlı villa tipi evin güllerle çevrelenmiş bahçesine adım attığımızda, karşılaşmayı ummadığımız birine denk geldik. Aslında olan benim dengemi sağlamayıp tökezlememe neden olacak birinin gözlerine bakayım derken öne doğru savrulmayı adet edinmiş olmam olabilir. Eve gireceği sıra geriye dönüp yanımızda cisimlenen Anıl, soğuk bakışlarıyla yanımdaki kişiye fütursuzca saldırıya geçtiğinde bulutları da bir ilginç bulduğum doğrudur.

Gökyüzüne bıraktığım hülyalı bakışlarımı toparlayıp Anıl'ın üstüne saldım. Gözü ben hariç Burak'ın çehresine takılı kalmış, dudakları gergin bir çizgi haline bürünmüştü. Hayra âlamet görünmüyordu !

"Senin bu saatte burada ne işin var" ilgisini bana çekmeye uğraştım. Keşke ağzımı dikmem mümkün olsa da olur olmaz yere sözcük israfı yapmasam. 

Tek kaşı alayla yukarı havalanmadan önce kirpiklerinin altından şahsıma saçmaladığım kanısında bulunduğu bir bakış attı. Tamam biraz aptalca olmuş olabilir sonuçta bu ailenin bir ferdi olarak evine istediği saatte gelip çıkabilirdi.

"Sence ?" dedi nüktedan sesi anlama özürlüğümü ilan edercesine ! Yok öyle bir şey gayette kıvrak bir zekaya sahibim, siz ona aldırış etmeyin.

"Oldu... Cevap vermeme hakkını kullanabilirsin" utancımla karışık ensemden yayılan  sıcaklıkla Burak'a dönüş yaptım. O da Anıl'dan farksız, siyah akik gözleri git gide kararıyor muydu yoksa benim hayal dünyamın bir yansıması olma ihtimali yüksek miydi ? 

"Otobüs köşelerinde solup gitmeme izin vermediğin için teşekkürler. Evden eve nakliyatçılık işini bir düşün" diyerek solumda kalan Burak'ın yanağına bir öpücük kondurdum.

"Bu hizmet sadece senle sınırlı. Sabırlı biri sayılmam" sırıtışı karizmatik gülümsemesiyle birleşince bende gülümsedim. Arka plandan gelen homurtulu sesi duymazdan gelmeyi sürdürdüm.

"Parlak bir fikir gibi gelmişti oysa. "

"Çene çalmayı bırakıp eve girecek misin ?" sorunun sorulma şeklinde agresif bir ton olmasaydı umursamazdım. Gözlerimi benden beklenmeyecek bir öfkeyle kısarak hak eden kişiye çevirdiğimde korkması gerekirdi. Ama ilgisiz görünüp burnunu sıvazladı.

"Allah zeval vermesin huysuzluğunda bir gram eksilme yok. Sen söylemesen içeriye girmeyi akıl edemeyecektim herhalde. Göbek bağın benimle birlikte kesilmedi ya, kime geldiysen onun yanına git. Ben arkadaşımı yolcu ettikten sonra eve girerim. Tavsiye altında verdiğin emrini de giderken bir zahmet yanında götür" Saçlarımı savurup bizi izleyen seyircimize döndüm. 

Anıl sert bir nefes bırakıp bize sırtını dönüp sinirli adımlarla merdivenlere yöneldi. Yoktan yere birbirimize saldırmamızın alemi neydi, adamın beni gördüğü yerde nevri dönmüyorsa adımı değiştirirdim. 

AŞK KIRINTILARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin