Karanlık koridorda temkinli adımlarımla yürüdüm. Gittikçe yaklaşan seslerine karşın durmadan yürüdüm. Sesler arttı. Kaç tane olduklarını bilmiyorum ama fazlaydılar. Anlımdan süzülen ter damlasını kolumla sildim. Geceden beri çok yorulmuştum.
Aralıksız bir süredir burada ölülerle uğraşıyordum. Ayaklarım da artık derman kalmadığı hissedebiliyorum. Ayrıca çok acıktım. Bir damla suya ulaşmak için son kalan ölü gurubunda öldürmem gerekiyor. Bundan sonra Araf'tan suyu ve yiyeceği alabilirim.
Durdum. Köşeyi dönecek ve beni göreceklerdi.
İlkini gördüm. Sonra ikinciyi ve yedi kişilik ölü gurubunun tamamını. Üzerime doğru hantal hantal geliyorlardı. Körelmiş bıçağımı ödülü almak için kaldırdım. Bana ilk ulaşana bıçağı saplayarak geri çıkarmaya çalıştım. "Böyle işin ben..." Bıçaktan vaz geçerek öldürmüş olduğumun bedenini sıkıca tuttum ve ardından gelenin üzerine ittim. Bu onun düşmesini sağlarken arkamda beni zevkle izleyen Araf'a döndüm.
"Yeni bir bıçağa ihtiyacım var."
"Maalesef yanımda yok." Silahını hemen yanında duran bıçağa baktım. Elini oraya doğru götürdü. "O benim. Kendi eşyalarına sahip çıkmayı bilmen gerekiyor Gece." Adi herif. Bizimle oynamaktan zevk alıyordu. Ona bakarken kolumu tutan zombiyi göremedim. Kolumu ısırmak için beni kendine doğru çekerken diğerlerinde üzerime geldi. İşte tam bu sırada arkalarında beliren kişi ellerinde tuttuğu iki bıçağı da zombilere geçirmeye başladı. Kolumu zombiden kurtardıktan sonra geri çekildim.
Cem tüm zombileri kendi başına halletti. Karanlıkta yüzünü tam olarak seçemiyordum ama her yeri kan ile kaplıydı. Elimdeki sönmeye yüz tutmuş feneri yüzüne tuttum. Uykusuzluktan gözleri kısık bakıyordu. Terden saçları anlına yapışmış sırılsıklamdı. Yüzündeki çürümüş kanlar yeniydi. "Feneri kapatacak mısın yada kör mü olayım?" Feneri kapatıp karanlığa geri döndüm.
"Başarısız." Dedi Araf. Yine mi? Kaçıncı denemede başarılı olacağız. Kaçıncı denemede onları görebileceğiz? Günlerdir, hatta bir aydır onları görebilmek için helak olduk biz. Her yolu denemiştim Araf'ı ikna edebilmek için. Onu hiç yumuşatamıyordum. Bana iki seçenek sunuyordu. Ya onunla yatacaktım, yada görevleri yerine getirecektim. Görevleri kendi kafasına göre vererek hepsinin sonunda 'başarısız' diyordu. Cem yanımda bana destek çıkmaya çalışıyordu ama artık onu görememeye dayanamıyorum.
"Yetmedi mi artık Araf?" Dizlerimin üzerine çöktüm. "Bitir artık şunu, hadi beni geç Gece'ye izin ver artık. Bir aydır her şeyi yaptık, günde üç saatten fazla uyuyamadan tek öğün yemekle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Sence hak etmedik mi artık?" Göz yaşlarım yüzümdeki ölü kanlarıyla karışarak yere düşüyordu. Onsuzluğa dayanacak gücümün kaldığını düşünmüyorum.
"Yetmedi anladın mı Cem! Siz vaz geçene kadar ben vaz geçmeyeceğim." İğrenç tınıdaki sessinden nefret ediyorum. Pis pis karşımda sırıtarak bana gülmesinden nefret ediyorum. Onsuzluktan, kendi başarısızlığımdan, herkese yardımdan çok zarar vermemden nefret ediyorum. Kalbim bozuk bir ritimle atıyordu. Bitmesini istiyordu ama aklım anılarla onu canlandırmaya çalışıyordu. Önce ilk öpüşünü, sonra son öpüşü dolanıp duruyordu zihnimde. Gözleri bana hep yaşa, der gibi bakardı. Gözlerini görmek için bile canımı ortaya koyabilirim. Aramıza giren Araf bu halimizi görmeyi seviyordu. Kendi dediği gibi insanları sevdiği yerden vurarak yola getiriyordu.
Artık yetmişti. Yumrukları sıkarak ayağa kalktım ve elimin tersiyle gözlerimi sildim. Araf'ın üzerine yürüyerek aniden yumruğunu gelişi güzel iğrenç yüzüne geçirdim. Başı yana doğru yattığın da yüzümde mimik oynamadı. Cem kollarını bedenime sararak beni geri çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Yaşam
Science FictionYeni Yaşam da insanlar yoktu. İnsanlara yer yoktu. Ölümden sonraki yaşam vardı. Hayatına son vermek isteyen bir kızın hayatına bir anda giren adam ve sonrasında olanlar. Ölüm insanlardan daha yakın iken duygulara yer varmıydı ki?