Genç adam komutanı tarafından alelacele çağırılmıştı. İki kere kapıyı tıkılarak içeriden ses gelmesini beklemeden kapı açarak içeri girdi. Komutanı önüne açtığı bir çok rapora ve haritaya bakıyordu. Haritada kırmızı ile işaretlenmiş bir çok nokta vardı.
Masanın karşısında durdu ve ellerini önünde birleştirdi. "Komutanım." Adam o ses verene kadar askerinin içeride olduğunun farkına bile varmamıştı.
"Akın." Dedi sakince. "Büyük bir görev için hazırlanman gerek." Akın başını hafifçe yana doğru yatırdı. Haberlerde gizemli bir virüs hakkında konuşuluyordu. İnternet siteleri kısıtlanmış paylaşımlar durdurulmuştu. Dünya'nın dört bir yanında sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti, peki neden?
Akın ne olduğunun az çok farkındaydı ve içten içe tereddüt etse de belli edemiyordu. Bu göreve vatanını korumak için atanmıştı. Akın bir ajandı. Ajan olmasının yanında çok güvenilir ve az kişi tarafından tanınırdı. Devletin gizli işlerini yerine getirir, sonra hiç bir şey olmamış gibi apartman dairesine geri dönerdi. Hayatı böyle ilerliyordu.
"Ne gibi efendim?" Diye sordu.
"Bak sana güvenirim Akın. Konuştuklarımız bu odada kalacak." Akın'ın konuşmayacağını adı kadar emin olduğundan açıklamaya başladı. "Afrika'daki patlak veren bir virüs var ve bu şuana kadar gördüklerimizden çok ayrı." Ayağa kalktı ve pencereye gitti. "Yürüyen ölüler Akın." Akın'ın dudağı alayla yukarı doğru kıvrıldı. Yürüyen ölüler mi? Diye geçirdi içinden. İyi de bahsettiği şey tam olarak zombilerdi ve bunun olması imkansızdı. Kalbi durmuş biri asla ilerleyemez. Komutanı Akın'a döndü. "Bana inanmadığını biliyorum. Konuşma bittikten sonra bodrumdaki hücreye git Akın. Ama şimdi konumuza dönelim." Koltuğuna geri olurdu ve Akın'a oturmasını işaret etti.
Akın da karşısına oturdu. "İlk başta haberlere çıktı ama inanan kişisi çak az idi. Hızla yayıldı Afrika ve diğer ülkeler de yayılıyor. İnternet erişimi özel kişiler hariç herkese durduruldu. Tüm Dünyadaki konuşmalar dinleniyor ve bundan bahsedenlerin hattı kesiliyor. Farkına varanlar paniklemeye başladı bile. Ekibini dağıtacağım." Akın'ın yüzü birden ciddileşti. Gurubu onu her şeyiydi. "Bu virüs durdurulamaz. Hepinizi başka şehirlere kalanları toplamamız için görev vereceğim. Bu sırada bu görevden kimseye bahsetmemelisin. Gereksiz insanlara söyleme. İnsanlarını doğru kişiler olarak seç. Rusya'da kurulacak olan yaşama uygun olmalılar."
"Ne? Ne Rusya'sından bahsediyorsunuz? İnsanlık hayla hayatta. Kapatalım sınırları bitsin!" Diye çıkıştı. Komuta umutsuzca başını sağa solla salladı.
"Akın çok geç. Göçmenlerden bir kaçında varmış ve bu göz ardı edilerek ülkeye sokulmuş. Ve ne olmuş biliyor musun? Tam sekiz kişilik aile bir günde dönüşerek etraftaki insanlara saldırmışlar. Doğu artık güvenli değil." İkisi de derin derin nefes aldı. Akın duyduklarına inanmak istemiyordu ama gerçek ortadaydı. Ölüm yüzlerine çarpan nefes kadar yakındı.
"Tam olarak ne yapacağım?" Akın kabullenecek sordu bunu. Askerlerin işi her zaman kendilerinden önce korumaları gereken halktı.
"Buradan malzemelerini al ve git. Kurtardığın insanlar ile bir topluluk kurarak Rusya yoluna düş. Sana harita vereceğim ama bunu aklına kazı. Ve en önemlisi Akın; yanlış seçimlerden uzak durmaya çalış."
"Anladım. Şimdi evime gidip ailem kalan bir kaç önemli parçayı alacağım. Sonra yollara düşüp doğru insanları arayacağım." Komutanı onu onayladı.
"Ben göreve çıkmıyorum. Bu gün kalkacak olan bir helikopter ile gideceğim. Dikkatli ol tamam mı?"
"Oraya sapa sağlam geleceğimden şüpheniz olmasın komutanım." Komutanı kalktı ve karşısına geldi. Akın ayağa kalkarak ona sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Yaşam
Bilim KurguYeni Yaşam da insanlar yoktu. İnsanlara yer yoktu. Ölümden sonraki yaşam vardı. Hayatına son vermek isteyen bir kızın hayatına bir anda giren adam ve sonrasında olanlar. Ölüm insanlardan daha yakın iken duygulara yer varmıydı ki?