7

111 11 5
                                    

Zihnim olabilecek tüm ihtimaller arasında anlamsız gezintisini sürdürdükçe zaman bir düşman gibi olduğundan daha hızlı geçiyordu. Veliaht yanımdan gideli kaç saat olmuş, şu masanın üzerindeki boş defter ve kağıt kaç saattir boş bakışlarımın hedefi haline gelmişti bilmiyordum.

Her daim güvendiğim, beni asla yüzüstü bırakmayan en güçlü silahım zekam sanki bu gece beni yalnız bırakmaya ant içmişti.

Bir prensesin suikaste maruz kalması elbette ki olağan bir şeydi. Bu güçlü düzenin belki de en zayıf zinciri bizler, kralliyetlerden intikam almak, bakın sizden birini bir asil kanı öldürdük diyip ego tazelemek için mükemmel seçeneklerdik.

Fakat böylesine detaylı her hamlenin düşünüldüğü bir plan, halktan birinin veya bir çetenin sahip olmak için yıllarını belki de hayatını ortaya koyması gereken paranın tek bir suikast için harcanıyor olması durumları değiştirirdi.

Ne sahip olduğum veya olabileceğim bir taht ne kaybımın en küçük kazanç sağlayacağı hiçbir kraliyet üyesi yoktu. Bu kadar çaba ne içindi? Bireysel nefret miydi?

Bu nefretini kazandığım kişi nasıl olmuştu da kraliyetimin üst seviye çalışanlarının mührünü bu oyunun bir parçası haline getirebilmişti?

Hızla masamdan kalkıp gözlerimin kapanmak için verdiği savaşı sonlandırmak için yatağıma uzandım. Yarını bekleyecektim, en azından her şey kesinleşene kadar.

•×•

Kapı sesiyle gözlerimi açtığımda zaten etrafımda hali hazırda dönen hizmetlilerin her birinin gözleri şaşkınlıkla kapıya döndü. Meraklı gözler eşliğinde yerimden kalkıp kapımı açtığımda karşılaştığım tanıdık yüzle hizmetlilere hızlıca yalnız kalmak istediğimizi söyledim. Sorgulayıcı ve anlamamış bakışlar eşliğinde odadan çıkan hizmetçileri umursamadan oldukça gergin görünen veliahtı odaya girişini izledim.

"Uyanmamış mıydınız? " dedi üstümdeki geceliği kastederek. Gözleri geceliğimde birkaç saniye dolansa da sonrasında hızla yüzüme odaklandı.

"Gece uyuyamadım pek. Sizi dinliyorum." dedim ben de üzerimde olduğunu unuttuğum geceliğimi hafif düzelterek. Zaten her duruma karşın elbiselerimizden çok da farklı olmayan gecelikler tercih ediyorduk, tek fark bu geceliklerin daha kısa olmasıydı o kadar. O yüzden olsa gerek varlığı aklımdan tamamen çıkmıştı.

"Ailenizin durumu çok iyi, hatta bize getirilen haberle yakından uzaktan alakası olmayan bir durum yaşanmış. Ufak bir yangın, birkaç çalışanınız hariç kimsenin kılına zarar gelmemiş. "

Belki bu krallığa ayak bastığımdan beri ilk defa rahat bir nefes verirken usulca yatağımın kenarına oturdum. Her ne kadar bu suikast işi çetrefilini koruyor olsa da en azından artık ne buradaki düzenim, ne canım ne de kraliyetim tehlike altında değildi.

"Askerlerim dönüş yolunda birini bulmuşlar fakat adam ne kim olduğunu söylüyor ne de niçin adınızı sayıkladığını. Sizle konuşmak istediğini söylüyor. Başka da bir şey söylemiyor. Bu olaylarla alakası olabilir gibi gözüküyor."

Bu aldığım yeni haberle kaşlarım çatılırken soru sormamasına rağmen onaylarcasına kafamı salladım.

"Ona istediğini verelim." Zaten bu cevabı bekliyormuş gibiydi.

"Elbette tek değil. " dedi hızla.

"Bir diğeri ise oldukça şaşırtıcı," dedi yavaşça. "Size göstereceğim mühür odama geri döndüğümde yok edilmişti."

Bu yeni bilgiyle olayın daha da derinleşiyor olduğunun farkında olan gözlerimiz kilitlendi.

"Demek oluyor ki buradan da bir yardımcıları var. " dediğimde onayladı.

Lanetli PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin