3 BÖLÜM

582 10 23
                                    

....

Gözlerimi yavaşça araladım. Tavanda ki avize dikkatimi çekmişti. Yuvarlak kelebek desenliydi farklı bir mekan da olduğumu anlamıştım. Burası orası değildi. Demirhan'ın beni getirdiği yer değildi. Bilmediğim tanımadığım bir odadaydım. Pamuk gibi bir yatakta uzanmıştım. Üstümde kırmızı bir pijama vardı. Sol bileğim sargı beziyle sarılmıştı. Ölmemiştim ama aynı yerde de değildim belki de kurtulmuştum. Ama içimde bir mutluluk kırıntısı dahi yoktu. Sevmediğim nefret ettiğim bir adamın bedeni altında defalarca kes tecavüze uğramış yetmemiş, hiç tanımadığım bir başka adamın daha orospusu olmuştum. Kendimi tam olarak böyle hissediyordum 'Orospu' başka nasıl bir adı olabilir di ki bu rezaletin. Yataktan yavaşça inip odayı keşfetmeye başladım. Güneşin sarı rengi bütün odayı kaplamış. Müthiş bir görüntüyle parlıyordu. Kocaman bir giyinme dolabı vardı içinde de bir sürü etiketi üstünde kıyafet vardı. Yan tarafta küçük bir televizyon vardı, onun hemen sol tarafında çay kahve makinası ve küçük bir de buzdolabı vardı. Burası bir hastane odasına benziyordu ama değildi çünkü yatak hastane yatağına benzemiyor du. Ayrıca hangi hastane de hastaları için etiketi üzerinde bir sürü kıyafet olabilir di ki. Odanın içinde başka bir odaya çıkan kapı vardı. Yavaş adımlarla kapıyı açıp içeri girdim. Kocaman bir duşakabin vardı. Kapağı açık bir başka dolap vardı bunun içindeyse bir sürü vücut losyonu, ve şampuan vardı. O an dikkatimi duvarda ki ayna çekti. Aynaya yaklaştım. Uzun süre kendime baktım. Ağlamaktan gözlerim morarmış şişmişti. Saçlarım dağılmış rengim bembeyaz olmuştu. Gözlerim bir kere daha dolmaya başladı kendimden nefret etmiştim. Kendi yüzüme bakamayacak kadar kirliydim. Duvar dibine oturdum. Başımı iki bacağımın arasına alıp ter içinde kalana kadar sessizce ağlamaya başladım. Bu saatten sonra kurtulsam ne olacaktı ki? Ben Bartu'ya ihanet etmiştim. Bana dokunmaya bile kıyamayan adamın sevdiğiken, şimdiler de kimin altında olduğum belli olmayan orospunun teki olmuştum. Ağlamaktan içim dışıma çıkmış bir şekilde ayağa kalktım. Zar zor yürümeye çalıştım. Tekrar odanın içine gelmiştim. Cama yaklaşık dışarıya bakmaya başladım. Yine sessiz kimsesiz bir dağın ucundaydım. Anladım ki yine esir altındayım. Yatağıma geçip uzanıp tavana bakmaya başladım. Biraz sonra kapı açılma sesi geldi.

"Uyandın mı güzelim?"

Dedi Demirhan. Tok bir sesle. Hiç bir şey demeden tavanı izlemeye başladım. Bir iki adım atıp yatağın kenarına oturdu.

"Sen nasıl intihar etmeye kalkarsın ne hakla?"

"Niye ölmek için de mi senden izin almam gerekiyor du?"

"Bak Dilruba bunun tekrarını yaparsan ailenin başına geleceklerden ben sorumlu değilim."

"Ne? Sen ne saçmalıyorsun! Bana bak Demirhan ailemin kılına zarar gelirse seni gebertirim yemin ederim yaparım."

Gülmeye başladı. Gözlerime bakıp.

"Bak sana ne göstereceğim."

Telefonu açıp bana uzattı.

"İzlesene şunu."

Titreyen elimle telefonun elime alıp videoyu oynatmaya başladım. Yüzü gözü kan içinde kalmış üstü başı paramparça olmuştu. Bu Bartu'dan başkası değildi.

"Sen"

Dedim titrek bir sesle.

"Ne yaptın Bartu'ya. Ondan ne istedin Allah'ın cezası senin derdin benimle değil mi ondan ne istiyorsun!"

Ağlamaya başladım avazım çıktığı kadar bağırıp çağırdım.

"Bırakacaksın onu duydun mu beni bırakacaksın onu"

Sevda (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin