10 BÖLÜM (FİNAL)

251 10 7
                                    

Başardığın her şey için kendine teşekkür etmeyi bir borç bil!

........

Kadın olmak zordur derler bu hayatta. Oysa zorluğu var eden insan görünümlü yaratıklardan ibarettir. Kadını kendi haline bıraksalar aslında her şey doğalından yana ilerler fakat bizler kendi mutluluğumuz dan çok başkalarının mutlu olmasına katlanamadığımız için sürekli başkalarına mutsuzluk yaratacak her şeyi empoze edip duruyoruz.Bunlar ne ilk ne de son olacak ne yazık ki. Aslında mesele kadın olmak yada erkek olmak değil mesele sadece insan olabilmek dahası yok...

....

Aradan geçen bir haftanın sonunda Dilruba Luis'in gönderdiği çizimleri bitirmiş kendisine ulaşması için kargoya vermişti. Aynı hafta içinde Luis Dilruba'nın parasını hesabına göndermişti. Dilruba düşündüğünden fazlaca bir para geldiğini görünce Luis'e mailden ulaşarak paranın çok büyük bir mevla olduğunu ve banka hesabını isteyip parasının yarısını göndermek istediğini söylemişti. Fakat Luis bunu kabul etmemişti. Dilruba artık hayatını düzene sokmuştu. En son Tuğba'nın ısrarıyla hayatını anlattığı gazete de büyük bir yankı uyandırmıştı. Dilruba'nın hayatından etkilenen oldukça büyük bir kesim vardı. Bununla birlikte. Başarısını kovalayan onlarca Ressamcı ve iş insanı da bulunmaktaydı. Her şeyin güzel olacağına inanarak girdiği bu yolda şuan başarı merdivenlerini tırmanarak yukarı çıkmaya devam ediyordu. Herşeye rağmen ayakta durup şuan ki konumunu gördükçe hem seviniyor hemde kendine olan inancı kat be kat artıyordu.

....

Dilruba her zaman ki gibi sabahın erken saatlerinde kalkmış işine gitmek üzere yola çıkmıştı. O an nedensiz bir şekilde aklına Luis gelmişti. Geçenlerde kendisine gönderdiği çizimleri düşündü.Tüyleri yine diken diken olmuştu. Gördüğü çizimler tam olarak tecavüze uğramış ve şiddet görmüş kadınların portreleriyle doluydu. Adeta yaşadıklarının kareleriyle karşı karşıyaydı. Bunun ne anlama geldiğini Luis'e söylemek istemiş olsada vazgeçmişti. Ve çizmeyi kabul etmişti.

Biraz sonra kendi durağına gelmişti. Yol üstü pastaneye uğrayıp patatesli iki tane pide almıştı. Ofise gidince yemeği düşünüyor du fakat pideler öylesine sıcakti ki dayanamayıp bir tanesini yolda giderken yemişti...

Tuğba sabahın erken saatlerinde kalkmış Umut'u uyandırmadan sıcacık koynundan çıkıp işe gitmişti. Gününü bir an önce bitirip tekrar Umut'un koynuna dönmenin hayalini kuruyordu. Yıllardır beklediği aşkı Umut'ta bulmuştu. Başını göğsüne koyarken ki nefes alış verişlerini, ellerini sakalları arasında gezdirirken ki heyecanı, dudaklarının dudaklarında bıraktığı sıcaklığı bütün bunları yalnızca Umut'ta görmüş onda yaşamıştı. Herkesin yaşaması gerektiğini düşündüğü bu duygular bir çok insanı hayata hatta yaşama tuttuğunu düşünüyordu. O an Dilruba gelmişti aklına Umut'suz bir dakika duramazken Dilruba'nın nasıl dayandığını düşünüyor bı an olsun kendini onun yerine koymuştu. Onun adına üzülüyor kendi adına ise seviniyordu...

....

Dilruba gün içinde ki bütün işlerini bitirmiş gelen bütün maillere dönüş yapmıştı. Daha sonra hiç beklemeden Luis'ten gelen taslak çizimleri çizmeye başlamıştı. Her şey yavaş yavaş yoluna girmişti artık. Düzenli bir maaşı ve ek gelir ile hayatı tam rafına oturmuştu. Hayatının en büyük dönüm noktası ise Tuğba ile tanışmak olmuştu. Kendisine her konuda yardımcı olmuştu. Ona olan minnettarlığını ömür boyu unutmayacaktı.

Gününün her anı Bartu'yu düşünmekle geçiyordu. Gazete de bütün başına gelenleri anlatmasına rağmen günlerdir tek bir ses çıkmamıştı hiç bir yerden. İçten içe 'başına bir şey gelmiş olabilir mi' korkusunu içinden atamıyordu. Fakat Bartu'nun hiç gazete okumadığını bildiği için bu yandan içi rahattı. Biraz sonra Tuğba'nın kendisini aradığını görünce elindeki kara kalemi yan tarafa bırakıp telefonu eline aldı. O sırada oturduğu yerden kalkıp kendine bir fincan demli çay doldurup cam kenarına geçti. Havadan sudan konuştuktan sonra Dilruba konuyu Bartu'ya getirmişti.

Sevda (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin