4 BÖLÜM

482 9 17
                                    

Aşk ve Nefret

Bembeyaz bulutların arkasında ki masmavi gökyüzü nasıl da bütün evrene hakim olmuştu. Bütün dünya çatısı altındaydı adeta. Maviliğin ortasında birbirini kovalayan onlarca martı, güvercin, karga. Nede güzel anlatıyorlardı birbirine zarar vermeden de yaşamanın ve mutlu olabilmenin mümkün olduğunu. Arkamdan gelen sesle birlikte oturduğum yerden kalkıp arkama döndüm. Bu gelen Demirhan'dı elinde bir fincan kahveyle karşımda duruyordu. Yan tarafta ki masanın üzerin de ki kumandayı alıp televizyonu kapattı. Üstünde siyah bir tişört altında kot bir pantolon vardı. Saçları kıvırcık şekilde yanlara doğru düşmüştü. Bir eli cebinde bana doğru yaklaştı.

"Çok güzel olmuşsun. Yüzüne renk gelmiş."

Dedi sesli bir sesle. Hiç bişey demedim. Biraz sonra gözü masa da ki çizime takıldı. Sanki çok anlıyormuş gibi incelemeye başladı.

"Bunu ne zaman çizdin?"

"Bugün."

"Çok güzel ama çok boğuk"

"Sen ne zamandan beridir resimden anlıyorsun ki Demirhan?"

"Gayette anlarım okulda hiç resim yapmamış olabilirim ama bu anlamıyorum anlamına gelmiyor ki."

"Öyle mi peki bu resim de ne görüyorsun anlat bakalım."

Elini cebinden çıkarıp masaya oturdu. Kahvesini yan tarafa bırakıp konuşmaya başladı.

"Resim de ilk bakışta bişey anlayamazsın sadece içini karartan bir tablo olarak görürsün. Ama dikkatlice bakınca bu tablonun içinde iki resim olduğunu anlarsın."

Resim hakkında konuştukça şaşkınlığım. Kat be kat artıyordu. Nasıl bu kadar doğru şekilde anlatabilir. Ayrıca hiç resim hakkında bilgisi olmayan biriyken.

"Resmin şu tarafı."

Diye devam etti konuşmasına.

"Korku, öfke, nefret, çaresizlik, göz yaşı vs bütün kötü duyguları eklemişsin. Bu taraf insanın içini karartan taraf oluyur. Ama diğer tarafta ise çok zıt duygular var. Yani bu tarafta da aşk, sevgi, merhamet, özlem ve umut var. Yani kısacası bu tabolunun özeti aşk ve nefret olmuş."

Çizim hakkında yaptığı yorum beni acaip şekilde şaşırtmıştı. Kendimi bozuntuya vermeden sesli bir sesle konuşmaya başladım.

"Madem bu kadar anlıyorsun çizimden neden çizmiyorsun?"

"Okulda çizim yapıp kimseye bişeyi kanıtlamak istemiyorum. Ayrıca resimden gayet güzel anlarım hanım efendi."

Masaya yaklaşıp kağıdı elime aldım. Ona gösterecek şekilde. Yüzüne baktım.

"Çizimde ki bütün o saydığın kötü duygular yalnızca sana ait. Diğer bütün olumlu yönleri ise Bartu'ya olan duygularımın resim bulmuş hâli."

Masadan kalkıp kahvesini eline aldı.

"Çok güzel olmuş. Duygularını çok güzel ifade etmişsin güzelim."

Dedi alaylı bir sesle. Göz kırpıp odadan çıktı.

"Allah belanı versin adi köpek."

Diye iç geçirdim. Akşama kadar odamda oturup boş boş gökyüzünü izliyordum. Gün boyunca odama gelmemişti ne o ne de Ömer. Kapkaranlık odanın içinde oturmuş yıldızların altında Bartu'yu düşünüyordum. Kim bilir ne yapıyordu oda beni merak ediyor muydu. Ama asıl en önemlisi oda öldüğüme inanıyor muydu? Belki de çoktan unutmuştur, yada hala beni bekliyordur. Nişan yüzüklerimizi ne yapmıştır acaba, hala saklıyor muydu bence saklıyordur. Ve bence kim ne derse desin o benim yaşadığımı biliyordu. Buna bütün kalbimle inanıyordum.

Sevda (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin