Hayatın ne kadar zor olduğunu bilsem de çırpınmayı ve savaşmayı bilmeyen bir insandım.
Hayatım boyunca yapamadıklarımın üzerine gitmeyi çalıştım ve her defasında direndim ama artık ayaklarımın üzerinde durmam gerekiyordu oysa şuan sadece ağlıyordum.Evet, ne kadar dirensemde kalbim onun için atmakta zorluyordu onun aslında kalbimde ne zaman söz sahibi olduğunu bilmesemde artık kalbimi o yönetiyormuş gibi hissediyorum.
Saatlerdir boş tavana bakıp göz yaşlarımın gözümden süzülmesine izin veriyordum. Belkide şuan çok abartığımı düşünüyorsunuz ama ciddi manada göz yaşlarıma hakim olamıyordum.
Kendimi toparlamam gerekiyordu. Hava nerdeyse aydınlanmıştı ve ben okula gidicektim. Yatakdan kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim ardından birazda olsa yatmak için yatağa geri girdim.
Sabah ne kadar uyanmaya çalışsam da hem kendimi kötü hissediyordum hemde uyuyamadığım için okula gitmek istemedim, annemde benim iyi olmadığımı görünce sesini çıkarmadı.
Bütün gün yataktan çıkmamış müzik dinlemiştim ama artık birşeyler yemem gerekiyordu.
Geçen haftalarda gittiğimiz doktorum artık kendim yeme alışkanlığı kazanmazsam tedaviye başlıcalarını söylemişti.
Ne kadar istemesem de mecbur kalırsam yapıcak birşey yoktu.
Yataktan doğrulmaya çalıştım fakat başım çok dönüyordu.
Annemi çağırmak istiyordum ama odamın kapısını kitlemiştim. Doğrulamak için sandelyemi tutup kaltım. İlerlemeye çalışıyordum ama yer ayaklarımın altından kayıyordu.
Tam kapıya ulaşmıştım ama dengemi bozmam kapının kilidini açmama engel olmuştu. Dengemin bozulmasıyla birlikte yere doğru düşüceğimi sandım fakat yerimde sendeleyip arkaya doğru duvara çarptım ve bu duvar sadece bir duvar değildi boy aynamın olduğu ayna bu duvardaydı. Bedenimin çarpmasıyla ayna tuzla buz oldu ve bende en son cam kırıklarının üzerine doğru düştüm.Elimi kaldırıp kafama götürdüm, o anda kafamdan boşalan kanı görmemle birlikte gözlerim karardı.Hayat kısaydı belkide bu hayatı anlamlı yaşamak vardı ama bazen o anlamlı hayat bir insandan ibaret olabiliyordu.
Kendimi bir karanlığın ortasında nokta kadar olan bir ışık gibi görüyordum.
Belkide aşkımı içimde yaşamak beni yormuştu ya da onun beni sevmediğini görmek beni kırmıştı ama bunu duymak en zoruydu ve beni parçalamıştı. Belkide o gün o kız yazmasa ben hayal kurmaya ve kendimi avutmaya devam edicektim. Ama artık doğruları biliyordum, sırada bu parçaları birleştirmek vardı...
Biraz üzücü bir bölüm oldu ama kavuşturucaz bence Mete'yle Lina'yı
Neyse yeter bu kadar keder umarım beğenirsiniz yazım hataları varsa şimdiden özür dilerim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Civciv🐥/ Yarı Texting
Literatura KobiecaBazen hatalarınızın aslında sizin kaderinizi değiştireceğini bilemezsiniz. Ben Lina o gün cesaretimi toplayıp belkide hayatımın en güzel hatasını yapmıştım...