1.7

32 4 0
                                    

Kantinden çıkar çıkmaz hemen sınıfın yolunu tutum. Arkamdan birinin geldiğini hissediyordum ama sanki tüm dünyadan soyutlanmış gibiydim ve aynı zamanda kulaklarım çınlıyordu. Hızlı adımlarla ilerliyordum, koridordan geçerken çarptığım insanlar bana bağırıyorlardı ama ben ne dediklerini anlamıyordum. Aslında sınıfa gidicektim ama kendimi tamamen bağımsız bir şekilde kızlar tuvaletinim önünde bulmuştum. Hemen içeri girip lavabonun önünde durdum ki ardından kapı bir daha açıldı ve içeri İrem girdi.

"Kızım yarım sattir peşinden koşuyorum, seslendim hiç mi duymadın?" İrem nefes nefese konuşurken birden yüzümü bakmasıyla yüzünde bir endişe belirdi. İrem'in surat ifadesinden de anlaşıldığı üzere çok kötü durumdaydım.

"Lina hiç iyi gözükmüyorsun birtanem gel elini yüzünü yıkayalım."

Sanki herşey bir cümle içerisinde gerçekleşmişti ve ben o cümleyle beraber göz yaşlarımı daha fazla tutamadım.

Kendimi iki karakterli görmeye başlamıştım. Bir yanımda güçlü durmaya çalışan Lina varken, diğer yanımda bir kalp kadar çabuk kırılabilen Lina vardı.

Şuan ise bir yere kadar güçlü durmuş ve kimseye kırılgan olduğunu göstermemeye çalışan Lina' dan eser kalmamıştı. Evet belki de halen güçlüyüm ama en çokta yorgunum.

Ayakta fazla duramamış yere çökmüştüm. İrem hemen sarılıp bana destek olmaya çalışmıştı.

"Lina kendini bu kadar üzmene değmez bebeğim." İrem'in dediği şeyle beraber kafamı kaldırdım ve ağlamamı durdurmaya çalıştım.

"Biliyorum İrem ama ben bunları hak etmedim. Tam diyorum ki oda beni seviyo mutlu olucaz sonra bir manyak geliyo ve Mete'ye aşık olduğunu haykırıyor."

"Evet bir manyak geliyo ama o manyağı Mete çok güzel susturuyo. Görmedin mi Lina çocuk aşkını haykırdı resmen."

"Biliyorum ama bu Nazlı'ya engel olacağı anlamına gelmiyor. Adı üstünde o bir manyak resmen Mete'yi elde etmek için herşeyi yapar."

"Mete buna izin vermez. Hem öyle birşey olursa da güçlü ol Lina asla güçsüz durma asıl o zaman elde eder istediğini."
İrem haklıydı güçlü olmam lazımdı ama bu beni zorluyordu. Rakibim takıntılı bir manyak olabilir ama aslında ona rakip bile diyezdim çünkü o benim rakibim bile olamazdı ve aynı zaman da onda ki şey sevgi değildi bunu her gören insan fark edebilirdi onun ki tamamen takıntılılıktı.

Yerden kalkıp hemen elimi yüzümü yıkadım. "Bundan sonra Mete'yi kimse benden alamaz. Onun için her şeyi yaparım ama en önemlisi Mete'nin benim yanımda olması."

"Merak etme Mete yoksa ben varım. Kimse sana birşey yapamaz." İrem'in dediği şeyle birlikte hemen boynuna sarıldım "Teşekkür ederim, sen olmasan ne yaparım."

"Teşekküre gerek yok birtanem benimde senden başka kimsem yok." İrem'le lavabodan çıktıktan sonra asıl gitmem gereken yere sınıfa gittik.
Sınıfa girdiğimde Mete yoktu bende daha fazla beklemeden sırama geçtim. Bir kaç dakka sonra yanımda hissettiğim kişiyle kafamı sıradan kaldırdım. Ben Mete olduğunu düşünürken gördüğüm kişiyle şaşırdım.

"Meraba ben Berke tanışmaya fırsat olmadı." Berke' nin uzattığı elle bakışırken ayıp olmasın diye bende elimi uzattım.
"Meraba Berke tanıştığımıza memnun oldum da noldu birşey mi oldu?"

"Niye ki, tanışmamız için illa birşey mi olması lazım? "

"Hayırda, ne biliyim şaşırdım."

"Aslında bir sebebi var ama."

"Neymiş o sebep?"

"Telefon numaranı alabilir miyim? "

Ben Berke'nin ne dediğini çözmeye çalışırken ne ara geldiğini anlamadığım Mete ise bizi yan sıradan yüzü kızarmış bir şekilde dinliyordu.

Evett bir bölümün daha sonuna geldik umarım beğenirsiniz. Normalde kitapta texting olan kısımlarda var zaten bu kitap yarı texting ama yinede size sorayım texting bölümler gelsin mi ya da arada mı texting bölüm atıyım çok olmicak şekilde?
Yani bana kalırsa çok texting yazmak istemiyorum ama ileriki bölümlerde yazabilirim. Yazım hatası varsa şimdiden özür dilerim.Sizleri seviyorum oy verip yorum yaparsanız sevinirim sizin düşünceleriniz benim için önemli diğer bölüm görüşmek üzereee❤️

Sarı Civciv🐥/ Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin