26. bölüm

2.6K 206 56
                                    

Tarih 01.13.2024 saat 23. 17

dryrosehera bu bölümü sana ithaf ediyorum~!

Arkadaşlar bu bölümü deprem geçiren bir insanın okumasına uygun bulmuyorum haberiniz olsun.

Oy sınırı 310

Keyifli okumalar umarım beğenirsiniz~!

...

Hayat çok garipti. Öylesine garipti ki, zamanda geriye gidiyordum. Öylesine garipti ki, bu zamandan bir adama bağlanıyorum. Aramızdaki durumu başka nasıl açıklayabilirim bilmiyorum.

Kütüphanede beni bırakıp gittiğinde öyle bir korku sardı ki tüm bedenimi. Düşüncelerim içerisinde bile bana seslenmesine, dokunmasına izin vermedim. O kitabı okuduğum da aslında yaşadığım sinir den çok koca bir hayal kırıklığı idi. Yaşanan onca şeyin sadece bir hiçten ibaret olma düşüncesi bile mahvetmeye yetmişti beni.

Yüzümü elleri arasına alan Aren ile titrek nefesimi bırakıp dudaklarımı araladım.
"Özür dilerim."

Senden şüphe ettiğim ettiğim için. Sana güvenmediğim için...

Hayatım da ikinci kez birinden özür diliyorum ve bu ikisi de aynı kişiydi. Bunun sebebi özür dilemeyi bilmeyecek kadar olgun olmadığımdan değil, bu zamana kadar hiçbir zaman özür dilememi gerektiricek bir haraket yapmadığımdandı. Aren'in yanıda bocalıyor, saçmalıyorum.

Aren'in gözlerindeki endişe yerini şevkate bırakırken beni masanın altından çıkarıp kucağına aldı.
Koridorda yürürken herkesin dışarı çıktığını farkettim. Kulağımda çınlanan sesler susmuyordu. Aren'in kıyafetini avuçlayıp sıktım.
Susması lazımdı.

"Ayçin! Ayçin!"

Beynimin içinde kendimi korumak için kurduğum o oyununun taşları üzerime yıkıldı ve ben onların altında ezildim.
"Ne yapacağım ben seninle böyle?"

Daldığım o sonu görünmeyen kara delikten ayrıldım.
"Hı?"

Bir şey demişti ama duymamıştım. Kapıdan çıktık ve biraz daha ilerledik. İnsanların olduğu bir yere geldik. Beni yavaşca yere indiren Aren, ben ayaklarım üzerinde dururken bir süre tereddütle bana baktı. Bir sorun olmadığına emin olduğunda kollarını çekti benden. Ne olduğunu anlamaya çalışırak etrafa bakarken birden iki kol boynuma sarıldı.

"İyi misin? Senin için çok endişelendim. Seninle konuşmaya çalıştım ama beni duymadın, şoka girmiş gibiydin."

Yavaşca geri çekilip Armin'in endişeli yüzüne baktım. "İyiyim."

Yalan söylüyorum. Kurtulduğumu sandığım geçmişim, peçelerini geçirmiş etime bırakmıyor beni. Tam geçti derken, ah tam da unuttum derken...

Zaman, zaman, zaman, neyin ilacısın sen? Hani nerede? Göremiyorum ben. Bana iyi geldiğin tek bir an bile yok. On üç yaşımı unutamıyorum. Aradan geçen onca sene ilaç olmamış bana. Ne kadar süre gerekli unutmak için? Daha ne kadar göz yaşı dökeceğim? daha ne kadar canım yanacak? Yetmedi mi?

Unutmak istiyorum. Tekrar, tekrar hatırlamaya dayanamıyorum artık. Öylesine unutmak istiyorum ki, kendi benliğim kendi aklım, bu anı ile beraber gitse razıyım.

"Efendim askerler hemen şehiri kontrol etmeye başladılar. Şuanlık bir sorun görünmüyor, şiddetli bir deprem değildi."

Şiddetli olmayan deprem, beynimden vurmuştu beni. O aciz, korunmaya muhtaç kız çocuğuna döndüm. Her şey tek bir anla yok oldu. Onca emek onca yıl, ben güçlüyüm diyebilmek için kendi hayatımı hiçe sayıp durmadan çalışmam. Sırf kimseye ihtiyacım kalmasın diye çalışırken yorgunluktan bayılmam, hepsi birer hiçten ibaretmiş.

VANİA  KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin