29. BÖLÜM

2K 152 18
                                    

Keyifli okumalar~
Oy vermeyi unutmayınız!

...

Büyük hatta devasa denebilecek bir masa kurulmuştu masanın başında Aren, Aren'in yanında ben oturuyordum ve karşı tarafta ise karşı krallığın kraliçesi, kralı, prensi ve prensesi vardı. Hepsi masanın karşı kısmındaydı ve prensin diğer yanında oturan prenses(!) Dişlerimi gıcırdatmama sebeb oluyordu.

Benim bir yanımda da Armin oturuyordu. İçeride bir çok asker vardı fakat bize en yakın kısımda olan kişi Buluttu. Bulut ile göz göze gelip karşımdaki kadının prense olan hayran bakışlarını sordum gözlerimle. Bulut bunu anladı ve sadece gözlerini kaçırdı, gözlerini kaçırmasaydı daha az şüphelenirdim!

"Sınır olarak belirlediğimiz bölgede halkınızı görüyoruz, Vania kendine yakışmayacak hareketlerde bulunan bir krallık değil."

Aren etinden bir lokma aldı ve dudağının bir kenarı tehlikeli bir şekilde yukarı kıvrıldı o an sanki Aren'in bana göstermediği tehlikeli bir yanı olduğunu hissettim.

"O bölge benim krallığıma ait, sınır değil, bundan on yıl önce yapılan savaşta bunu size kanıtladığımıza eminim."

Ortam bir anda buz kesti. Karşı krallığın kraliçesi bunu dağıtmak istermiş gibi lafa girdi.
"Kral ile kraliçe nerde en son geldiğimiz vakitte yoklardı."

Lafı Armin devraldı.
"Kendileri şuan Vania'nın şehirlerini gezip halkımızın sorunlarını dinliyorlar."

"Söylentiler prens, söylentiler bir gün gerçekleşir."

Bu kral denen herif sanki bilerek Aren'in damarına basıyordu. Aren gerildi ve bu bariz bir şekilde belli oluyordu.

Hata bir, düşmanına asla duygularını belli etme.

Masanın altından Aren'in bir elini tutup destek olarak sıktım. Gözü bana kaydı ve yüzündeki şu tam da sakladığım gerçeğin üstüne bastın ifadesinden kurtuldu.

"Tam olarak neyden bahsediyorsunuz? Açık konuşun?"

"Kralınız uzun süredir ortada yok. Bir şey olmuş ve siz bunu saklıyorsunuz prens(!)"

"Tresa nasıl?"

Aren keyifle arkasına yaslandı ve elimin üstünü okşadı bu hareket ile kalbim hızlanırken. Aren doğru bir yere parmak basmış ki böbürlenerek konuşan adam bozarıp öksürmeye başladı. Kraliçe endişe ile ona Su verdi. Suyu içtikten sonra rengi düzlemeye başlayan adam Aren'in sorusunu cevap vermedi.

Hata iki, asla düşmanın eline koz verme.

Bir süre sessizlik içinde sadece çatal kaşık seslerini dinledik. Kraliçe, oğlu, kral ve prensese göre fazla sessizdi. Prenses Aşmin, kocaman gülümseyen bir yüz ile Aren'e bakıyordu ve bu beni deli etmeye yetmezmiş gibi sürekli prens ile sohpet kurma çabasındaydı. Bu kadın parmağımdaki kahrolası yüzüğü görmüyor muydu?!

Hata üç, asla yanında Sevgisili olan bir adama yakınlık kurma.

"Prens Aren, size verdiğim kitabı okudunuz mu?"

Konuşmamak için dilimi ısırdım, elimi yavaş bir şekilde Aren'in elinden çektim. Gözleri bana kaydı ve elimi tekrar tutmak istedi fakat izin vermedim.

"Vaktim olmadı, kütüphanede duruyor şuan."

"Ah, kıymetli Vania kütüphanesinde size verdiğim kitabın bulunmasından şeref duyarım."

O kütüphaneyi yakarım. Bakışlarıma denk gelen Bulut yutkundu ve kendini bana gülümsemeye zorladı. Çatalı yavaş bir şekilde tabağa bırkatım ve tek kaşımı kaldırıp hadi cevap ver dercesine Aren'e döndüm.

VANİA  KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin