Prolog 1/Kayıp

873 38 1
                                    

21 Mayıs 1992

Çatalda, doğum koltuğunda, bacaklarını açmış, yarı yarıya geriye yaslanıyordu. Alnı ter içindeydi, elleri şişkin karnındaydı. Yüzü yorgun, gözleri umutluydu. Kıvır kıvır siyah saçları alnına yapışmıştı terden. Mavi gözlerini yumdu kendini ıkınmaya zorladı.

Kafasını kaldırıp acıyla haykırdı. Kalan son gücüyle ıkındı, lütfen diye mırıldanarak.

Lütfen Nevra. Lütfen bebeğim... Yaşa..

Doktor "Son kez, Çiçek hadi yapabilirsin." diyince kafasını geriye attı. Nefeslenerek kendini sakinleştirmeye çalıştı, hiç gücü kalmamıştı. Canı acıyordu.

Doktor usulca bacak arasında çıktı, gülümsedi.

Çiçek arkadaşına baktı, gülümsemesinden güç almaya çalıştı. Yanında ondan başka kimsesi yoktu.

Elleri doğum koltuğunun kol yerlerini sıkmaya başladı, tekrar haykırarak ıkındı.

"İşte." dedi doktor, etrafına neşeyle bakındı. Etrafındaki sağlık personellerin hepsi bir bebeğin dünya gelişinin tatlılığındaydı.

"Çiçek, geldi Nevra'n. Tamam mı? Dinlen."

Çiçek bebeğinin poposuna vurulduğunu duydu ama bebeğinin ağlamasını duyamadı.

Kafasını kaldırdı, "Ne oldu? Niye ağlamıyor?"

Endişeyle mırıldandı, "Derya?"

Doktor döndü, "Anneyi çıkarın." dedi sakince. Olabilecek en kötüsü olmuştu yine.

"Hayır, Nevra'yı göreceğim!"

Direndi, gözü bebeğine takıldı. Bebeği, Nevra'sı düz bir zemine yatırılmıştı.

Derya onu hayatta tutmaya çalışıyordu, Parmakları sol tarafına ritmik bir şekilde baskı uyguluyordu.

Bebeğinin kalbi atmıyor muydu?

Kanlar içinde olmasını umursamadan kalktı yürüyerek bebeğinin yanına gitmeye çalıştı, kollarından tutuldu.

"Bırak!" Gözleri dolu doluydu, "Bebeğime gideceğim, bırakın!"

Kollarından tutan personel, "Çiçek hanım lütfen." dediyse de duymadı, çırpındıkça haykırdı.

"Nevra!"

Koluna giren iğneyi hissetti, direnmeye devam etti. Gözleri kapanıyor olmasına rağmen direndi, kızının ismini haykırdı defalarca kez.

Yere yıkılmadan önce tutularak sedyeye konulurken bile gözlerinden yaş geldi.

Annesi ölene öksüz, babası ölene yetim, kocası ölene dul denir. Evladı ölene hiç bir şey denmez, çünkü tarifi yoktur.

NevraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin