5. Bölüm/Yüzleşme

412 30 18
                                    

Bölüm Şarkısı
Sertap Erener - İncelikler Yüzünden

Siirt
Günümüz

Odada sert fırtınalar eserken Handan'ın blöfünü anlayan yedi kişilerdi. Aslansoy ailesi mektubu okuduğu için Handan'ın mektuptakinin aksi konuşmasını anlamışlardı.

Bir diğeri Nevra'ydı. Kadının yüz ifadesi bas bas "Yalan!" diye bağrıyordu.

Çiçek, hıçkırıklara boğuldu tekrardan, "Özür dilerim." dedi hıçkırıklarının arasında.

Handan'ın yaptığı oyuna şimdi anlam verebilmişti Aslansoy ailesi. Bu kadın, bile isteye kaçırmıştı Ahsen'i. Handan bunu anlayabilmişti.

Nevra, Aslansoy ailesinin şaşkınlığından, değişen ve artık suçlayıcı bakışların annesine dikilmesinden dönen oyunu anladı, ses etmedi. Eli hala annesinin omzundaydı.

Handan'ın beti benzi atmıştı. Bir yerde Çiçek'in inkar etmesini, Derya'nın bunu tek başına yapmış olmasını umuştu. Bu acımasızlıktı.

Bunu nasıl yapabilmişti? Hemen yanındaki yatakta yatıyordu. Bu yüzden mi onun çocuğunu seçmişti? Tek suçu o hastanede, o yatakta yatması mıydı gerçekten?

Bir süre özür dileyerek ağlayan kadına baktı, başı eğikti.

Handan bir anda fırladı, kadının önünde durup bağırmaya başladı.

"Suratıma bak!"

Çiçek, titredi. Ayaklandı, Handan'a baktı.

Akasya da annesinin yanında ayakta durmak istedi, bir el ona engel oldu.

Nevra kardeşinin omzunu tuttu, dudaklarını oynatarak "Dur." dedi.

Bazı yüzleşmeler yaşanmalıydı. Yüzleşmeden yara kapanmazdı.

"Neden?"

Çiçek cevap veremedi. Oysa pek çok neden sayabilirdi ama nedenlerinin hepsinin geçersiz olduğunun da idrakındaydı.

Handan'ın da gözleri dolmuştu artık. Ama içinde üzüntüden ziyade öyle bir öfke vardı ki karşısındaki kadını paramparça edebilir gibi hissediyordu.

Çiçek ellerini önünde bağladı, başını eğdi.

Küçükken hata yaptığımızda ellerimizi önümüzde bağlayıp annemize bakmaktan çekinirdik. Ya vazo kırmıştık, ya çok kirlenmiştik. Çok minik hatalardı ama bedenimize öyle büyük mahçupluk yüklerdik ki başımızı kaldıramazdık.

Anneniz başınızı okşayıp kırıkları toplarsa ya da sizi duşa sokarsa, harika bir çocukluk geçirmişsinizdir.

Anneniz size vurursa, kırıkları toplarken sizi de parça parça edecek kadar çok kızarsa, duşa sokarken hıncını sizden çıkarır, vücudunuz kıpkırmızı duştan çıkarsan, boktan bir çocukluk geçirmişsindir.

Çiçek boktan çocukluk yaşayanlardı. Çocuktu, şiddet hayatının olağan akışı haline gelmişti. Annesinin dayağının arsızı bile olmuştu bir yerde. Artık canının acımadığı, alıştığı o noktada. Annesinin babasına söylemeyeceği her türlü yaramazlığı yapardı. Annesi ne zaman "Bak, babana söylerim." dese hemen dururdu.

Çünkü babasından ölesiye korkmuştu, şiddetine hiç alışamamıştı. Üzerine yürüse bile çok korkardı, kalbi kuş gibi çaresiz çırpınırdı. Gözleri de hemen dolardı.

Evlenince, kocası babası olmuştu. Ama bir yerde babasını, kocasına tercih edecek duruma gelmişti. Çünkü kocası evlenindiği vakit onu en hassas yerinden vururdu hep. Yarım kadın, derdi. Eksik, derdi.

NevraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin