Prolog 2/Nevra

660 32 4
                                    

22 Mayıs 1992

Çiçek yattığı sedye ile morga girse hiç kimsenin yadırgamayacağı kadar boş bakışlarla sırtını diğer yatağa dönmüş camdan dışarıya bakıyordu.

"Kız olduğuna inanamıyorum."

Diğer yataktaki kadının sesini duydu usulca.

"Bir şey olacak diye çok korktum, önceki doğumlarımdan dolayı bu sefer doğum çok zor olacaktı. Ama bak bebeğimiz sağlıkla geldi dünyaya."

"Evet kraliçem, 4 abisi olacak minik prensesimiz doğdu. Evde olacak kıskançlık savaşlarını hayal edebiliyor musun?"

Kıkırdamalar doluştu odaya.

Küçük oğlan çocuğu "Ee?" diye mırıldandı. "Ne olacak ismi?"

Odaya gelen doktorla beraber ailenin bakışları doktora takıldı.

"Derya hanım? Ne zaman görebiliriz kızımızı?"

Derya kadının heyecanlı sözleriyle irkildi, sırtı dönük arkadaşına bakarak yutkundu.

"Ben..." dedi önce, tekrar tekrar yutkundu, boğazını temizleyerek profesyonelleşmeye çalıştı.

"Doğumunuz zor oldu biliyorsunuz ki, bebeğiniz erken geldi dünyaya. Bir süre küvezde gelişimini tamamlamalı."

Adımları arkadaşının yatağına ilerledi. Usulca oturup mırıldadı.

"Başın sağolsun."

Çiçek'in gözleri doldu, yine diye düşündü.

Hiç mi bir çocuğu olmayacaktı? Aylarca karnında taşıyor, bağ kuruyor ama doğumdan sonra sadece iki kez kucağına alabiliyordu, o da şanslıysa.

Biri doğumdan sonra ölü bir şekilde, biri toprağa verirken.

"Odanı değiştireceğim merak etme. Onun da doğumu zordu. Bebeğin yaşama ihtimali düşüktü, bu yüzden aynı odada kalmanıza ses çıkarmadım. Seni tek kalacağın odaya alacağım tamam mı?"

Bakışlarını camdan çekerek arkadaşına baktı, diğer aile isim tartışırken mırıldadı.

"Neden?"

"Doğum sonrası komplikasyonlar var bili..."

"Neden?"

Derya sessiz kaldı. Ne derse desin ne bu sorunun ona göre bir cevabı vardı ne de bu yaranın merhemi...

Ellerini birbirine bağladı; çok doğum yapmış, çok bebek ölüsü görmüş, çok anne görmüştü acıyla bebeğini isteyen ama hiç bir zaman ölü bebek doğurmanın verdiği bu kasvette alışamamıştı. İş arkadaşına gelince her şey daha da karmaşıklaşıyordu.

Bebeğini kaybetmiş diğer hastalarına bağlanmadan mümkün olduğunca empati yapmadan onları taburcu ediyordu ama Çiçek taburcu olduktan sonraki da omzunda ağlamaya devam edecek olan biricik arkadaşıydı, bu yükü birlikte sırtlayacaklardı.

Bu yük ona bile ağır geliyordu, Çiçek nasıl taşıyacak diye düşündü. Empati kurdu, ya ben de...

Düşünemedi, hemen silip atmaya çalıştı bu düşünceyi.

Elleriyle arkadaşının sırtını sıvazlayıp kalktı, hastalarıyla ilgilenmeliydi.

Çiçek yine boş boş camdan dışarıyı izlemeden önce refakatçi koltuğuna baktı, boştu.

23 Mayıs 1992

Yine dışarıyı izliyordu boş bakışlarla. Taburcu olacaktı bugün, kocası onu almaya gelecekti.

NevraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin