İKİNCİ BÖLÜMMM🌙
OY SINIRI 5 VOTE 3 YORUM💪🏻Çoktan karargaha gelmiştik. Aksiyonla başlamıştı Hakkari maceram ama olsun. Aksiyon severiz. Albayın yanına gitmeden önce odama yerleşmiştim. Ev bulana kadar lojmanda kalıcaktım. Ev bulmasamda olurdu alışkındım zaten buralarda yatmaya. Düşüncelerimi kenara bırakıp albayın odasını aramaya başlamıştım. Yanımdan geçen bir askere Albayın odasını sorduğumda üst kata çıkıp sağdaki siyah kapıya gitmemi söylemişti. Tüm kapılar kahverengiydi. Neden sadece albayın kapısı siyah olduğunu anlamasam da kapıyı tıklatıp beklemeye başlamıştım. Bir kaç saniye sonra gir komutunu almıştım. Odaya girdiğimde benimle dalga geçen asker de vardı. "Güneş Yücel, Trabzon emredin komutanım." Diyip duruşumu bozmamıştım.
"Hoş geldin üsteğmenim." Diyip eliyle koltuğu işaret etmişti. İlk başta kafamı hayır anlamında sallayınca eliyle bir kere daha göstermişti. Anlaşılan Ankara'daki albay gibiydi. Yerime oturup albaya dönmüştüm. "Yeni yerin burası, ve bu da kara timin komutanı." Diyip önümdeki askeri işaret etmişti. Demek komutanlarıydı. Acaba rütbesi neydi? "Yüzbaşı, Kara kılıç." Gözlerime derin derin bakıyordu. Sanki bir şey arıyor gibiydi. Demek yüzbaşıydı. "Memnun oldum yüzbaşım." Elimi saygı anlamında kaldırmıştım ama hiç oralı olmayıp albaya dönmüştü. Bu adamı sikerler. Elimi yumruk yapıp geri indirmiştim.
"Artık Kara timindensin Güneş." Başımı olumlu anlamda sallamıştım. "Komutanım haddime değil ama neden benim timim?" Demişti gözlerinde sinir vardı bunu görmemek mümkün değildi zaten. "Benim kararım." Diyip kestirip atmıştı Albay. Resmen beni istememişti bende onun timine meraklı değildim açıkçası. Göt kılıklı manda, ayı ukala şey. Gelir gelmez sinir olmuştum. "Ben torpil birini timimde istemiyorum, çocuk mu avutuyoruz burda?" Diyip ayağa kalkmıştı yüzbaşı. Ne yani benim torpilli olduğumu mu düşünüyordu? Çocuk muydum ben onun gözünde? Kafayı yemiş bu adam. İlk günden çatmıştık iyi mi?
"Çocuk dediğin başarıdan başarıya koşmuş bir üsteğmen! Senin timindeki aststeğmenlerden daha bilgili! Eğer bir daha kararlarımı sorgularsan o zaman bozuşuruz Kara!" Baya sert çıkmıştı albayın sesi. Ama beni koruması hoşuma gitmişti. Hoş eğer burda olmasaydık zaten ağzının payını vermesini bilirdim. Albay bir şey söylemesine izin vermeden konulmuştu. "Çıkabilirsiniz." Önündeki kağıda dönmüştü. Yüzbaşı sinirle kapıdan çıkmıştı. Oh olsun sana resmen torpilli demişti bana. Ukala şey ne olucak. Tam odadan çıkacakken albay konuşmuştu. "Kusura bakma kızım deli işte ne olucak." Diyip tebessüm etmişti. "Estağfirullah komutanım ne sorunu, alışkınız biz." Sahte bir gülümseme ile başımı sallayıp çıkmıştım odadan.
"Allahım ilk günden neden beni sınıyorsun yarabbim." Arkamda bir nefes hissedince hemen arkamı dönmüştüm. "Seni sınıyorum yani öyle mü üsteğmenim? Reflekslerin iyimiş aferin." Gözlerini kısmış beni inceliyordu. Bu adam konudan çıkıp konuya girmişti hemde 2 saniyede! Az sakin be adam. "Yok Estağfirullah komutanım ne haddime." Demiştim düz bir sesle. "Bende öyle düşünmüştüm, arkamdan gel." Diyince emredersiniz padişahım dememek için kendimi zor tutmuştum. Kantinin önüne gelip içeriye girmiştik. Herkes kapıya baktığında ayağa kalkmışlardı. Kantinde şimdilik başka yüzbaşı yoktu anlaşılan. "Oturun." Diyip bir masaya doğru ilerlemişti. Masaya baktığımda 4 kişilik erkek gurubu vardı.
"Kendinizi tanıtın tim." Diyip oturmuştu yüzbaşı. En sağdan başlamışlardı. "Asteğmen Ali acar, İstanbul." Diyip oturmuştu. "Asteğmen Mert Tekin, Urfa." "Teğmen Baran yiğit, Eskişehir."
"Teğmen Akın alaca, Trabzon.""Memnun oldum bende Üsteğmen Güneş Yücel." Diyip oturmuştum. "Memnun olduk komutanım." Başımı sallamıştım. "Timin üsteğmeni." Diye bir açıklama yapmıştı timdekilere. "Tekrardan hoş geldiniz komutanım." Bunu diyen Serkandı. Anlaşılan en konuşkanı da oydu. "Sağol Serkan."
"Kendinizi tanıtsanıza üsteğmenim?" Bana merakla bakan Baran sormuştu bunu. Niye bu kadar meraklıydı anlamamıştım açıkçası. "Evet tanıtsana üsteğmen kimsin?" Demişti yüzbaşı. Çok gıcık bakıyordu. "Çocuklar da mı tanıtıyor yüzbaşım?"İmayla söylemiştim. Timdekiler anlamasa da yüzbaşı çok güzel anlamıştı. "Kendini tanıt asker." Demişti sinirle. Aman bu da her şeye kızıyor. Hasta ne olucak. "Emredersiniz komutanım." Diyip kendimi tanıtmaya başlamıştım. "Trabzonluyum, daha yeni üsteğmenlere atandım, bu kadar."
Bu kadar mı dercesine bakmışlardı. Cevap vermeyip kalkmıştım ayağa. "İzninizle odama çıkayım." Diyince yüzbaşı kaşlarını çatıp konuşmaya başlamıştı. "İşin bitiğinde yanıma gel." Tamam anlamında başımı sallamıştım. Odama girip güzel bir düş almıştım. Formalarımı giyip beremi de geçirmiştim. Aynadan kendime baktığımda gülümsemiştim. Ne badireler atlatmıştım bu şanlı formaya kavuşmak için. Ama onca yorgunluğa değdi. Çocukluk hayalim olan bu formaya kavuşmuştum.
ASALETTT🔥♾️🇹🇷💪🏻
BÖLÜM SONU😻
KİTABI BEĞENDİNİZ Mİ?
KARAKTERLER HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pençe timi
ActionGüneş ve Karanın hikayesi... Bir birlerinden haz etmeyen iki komutan nasıl anlaşacaklar? Aynı timde ne yapıcaklar? Bu hikayenin bir parçası olmak üzere sizinle başlıyoruz. İyi okumalar "Senden nefret ediyorum." "Duygularımız karşılıklı üsteğmen."