"Lütfen aç şu kapıyı artık" Gojo kilitli yatak odası kapısının diğer tarafında seslenir.
Başını dizlerine dayayıp duvara yaslanarak Gojo'nun seni duyabileceği kadar yüksek sesle mırıldanıyorsun.
"Git buradan, yalnız kalmak istiyorum."
Gojo sana sevgili kardeşin Yuji Itadori'nin öldüğü haberini verir vermez kendini yatak odasına kilitledin.
"Lanet olsun y/n, hayatına devam etmelisin! Ben dahil herkes onu özlüyor, ama diğer herkes haftalar önce buradan taşındı ve hayatına devam etti ve senin de yapman gereken şey bu!"
Gojo sonunda sinirlendi; yatak odasından kız arkadaşının çığlıklarını duymaktan bıkmıştı.
Sana haftalarca zaman verdi
ama bir noktada Yuji'nin ölümünün üstesinden gelmelisin, onu daha fazla kendinden uzaklaştırmanı istemedi.
Öfke vücudunuzu dolduruyor, Gojo'nun
sadece sizi kolladığını anlıyorsunuz ama onun size hayatınıza devam etmenizi söyleme cüretini göstermesine çok kızmıştınız.
Hiçbir yerden tüm bu enerjinin vücudunuzda olduğunu hissedersiniz, duvardan kalkarsınız ve yatak
odasının kapısına doğru koşarsınız ve
kapıyı açarsınız ve Gojo'nun sıradan bir tişörtün içinde ayakta durduğunu ve güneş gözlüğüyle görürsünüz.
Elini onun yüzüyle buluşturursun, güneş gözlüğünü alıp yere vurursun.
"Kardeşimin ölümünden sonra bana yoluma devam etmemi nasıl söylersin?" dişlerini gıcırdattın.
Ona yaklaştığınızda, parmaklarınızı göğsüne koyarak, sırtı duvara çarpana kadar onu yavaşça geri itersiniz. "Bu kadar çabuk harekete geçmenin tek nedeni onu tanımaman ve ona benim gibi değer vermendi."
mavi okyanus gözlerine bakıyorsunuz. "Umurunda değildi." Derin bir nefes alarak Gojo'nun gömleğini bırakırsın ve yatak odasına doğru yürümeye
başlarsın.
"Onu önemsiyordum, o benim öğrencimdi."
Arkanıza döndüğünüzde Gojo'nun yanaklarından gözyaşlarının aktığını görürsünüz.
Bu senin için çok nadir görülen bir manzaraydı, onun kız arkadaşı olsan bile, onu sadece sevinç gözyaşları
dökerken gördün, onu böyle görmek
onun duygularını incittiğini biliyorsun.
"Çokbbüyük bir potansiyeli vardı ve yaşadığı her şeye rağmen yüzünde hala bir gülümseme vardı." Gojo yere çöktü.
Gözyaşları gözlerinizi tehdit ederken Gojo'ya koşarsınız ve ikiniz de ağlarken ona sımsıkı sarılırsınız.
"Bir gün onun kayınbiraderi
olmak isterdim." üzgün gözleriyle sana bakıyor ve yüzündeki ifadenin kalbinin şu ana kadar olduğundan daha fazla acımasına neden olduğunu görüyor.
Gojo'yu dışarıda bırakmak konusunda ne kadar hatalı olduğunuzu, o da sizin kadar acı çektiğinden dolayı hatalı olduğunuzu, ona kızmakta hatalı olduğunuzu ve kardeşinizi umursamadığını söylerken kesinlikle hatalı olduğunuzu biliyordunuz.
Yüzünü hafifçe avuçlayıp Gojo'nun ve sizin yüzlerinizden hâlâ yaşlar akıyor, dudaklarına yumuşak bir öpücük veriyorsunuz. Yüzünü boynunuza
çekip sizinkini onunkine yerleştirerek
boynuna defalarca 2 kelime mırıldanıyorsunuz.
"Üzgünüm."
Bu sözlerin Gojo, ne kadar berbat bir durumda olursan ol, bu sözlerin ağzından çıkmasından nefret ediyordu.
"Lütfen yapma, böyle söyleme."
ağlamanı engellemek için saçlarını okşuyor.
"Seni seviyorum lütfen beni asla bırakma."
hâlâ ağlıyorsun, gömleğine sarılıyorsun.
"Bunu yapamayacağımı biliyorsun ama
yaşadığım sürece seni asla bırakmayacağım ve seni seveceğim."
Gojo yüzünüzü ona doğru çekti ve gözyaşlarınızı silerek dudaklarınıza
küçük bir öpücük verdi.
Sen onun göğsüne gömülürken Gojo
hâlâ yerde duruyor. Tekrar saçlarınızı okşamaya başlar ve başınızın
üstüne küçük kelebek öpücükleri bırakır.
'Bir gün onun kayınbiraderi olmak
isterdim' demeden önce bu evlenmek
istediğin anlamına mı geliyordu?"
Sessizliği yumuşak sesinle bozdun.
"Hımm." Terli cebinden elmas yüzüğün ortaya çıktığı küçük bir kutuyu çıkarırken mırıldanıyor. "Evlenme teklif edecektim ama sonra..."
"...sonra Yuji öldü."
"Evet." Yüzünüzü yavaşça onunla
yüzleşmeye çevirirken mırıldanıyor.
"Yn Itadori, soyadımı alıp kendi soyadımı alarak ve karım olma onurunu yerine getirerek beni dünyanın en mutlu adamı yapar mısın?"
Gojo elini tutup öptüğünü söylerken
gözlerin bir kez daha yaşlarla
dolar. "Satoru, Y/n Gojo olmayı her
şeyden çok isterim." Güzel elmas yüzüğü sol elinize takıyorsunuz, yüzüğe hayranlıkla bakıyorsunuz, yüzünü tutuyorsunuz ve onu hızlı, derin bir öpücüğün içine getiriyorsunuz.
"Seni seviyorum Satoru."
