Zelal'in aklımı bulandırıp çekip gitmesinden sonra olduğum yere yığılıp kaldım, kafam da geriye ittiğim pek çok soru saklandıkları yerden bunu beklemiş gibi boy gösterdi.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama Bekir'in avluda ki sesini duyunca toparlanmam gerektiğini fark ettim.
İki seçenek vardı, ya Zelal'in dedikleri doğruydu ve Bekir bunun için tedirgindi. Ya da Zelal gerçek bir manyaktı ve bunları yazacak hayal gücüne sahip olduğu için Bekir beni ondan uzak tutmaya çalışıyordu.
Üzerime günlük bir elbise giyip, akşamki gerginlikle inceleyemediğim odada dolaştım. Makyaj masasının yanında büyükçe bir kitaplık vardı. Benim yıllardır isteyipte kavuşamadığım hazine işte ellerimin yetişeceği yerdeydi.
Kendime bir kitap seçip camın önündeki berjerlerden birine yerleştim. Kitabın içine dalarak okudum, aklımı Zelal'in söylediklerinden uzak tutmanın en kolay yolu bu olmuştu.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum kapı tıklanması ile zamanın farkına vardım.
Odaya giren Bekir,
"Ben de seni arıyordum güzelim" deyip elimdeki kitaba baktı. "Konağın karmaşasından en iyi kaçış yolu, iyi düşünmüşsün. Bu kadar hızlı ilerlediğine göre okumayı seviyorsun." diye ardı ardına kurdu cümlelerini.
"İzinsiz aldım ama?" dedim tereddütle.
"Benim olan herşey senin Hesna izne gerek yok." dedi tüm netliği ile. Hatta birazda bozuldu söylediğime.
Yatağa oturup sırtını yatak başlığına verdi, bilgisayarını açıp dizleri üzerine yerleştirdi. Ekrana bakarken kısılan gözleri, arada -tahminimce düşünürken yapıyor bunu- karıştırdığı kirli sakalları, sıcacık kahve gözleri izlenesi bir tablo gibiydi.
O kadar dalmışım ki başını bana çevirdiğinde far görmüş tavşan misali kalakaldım. Göz kırpıp ekrana döndü,
"Elindeki kitaptan daha çok ilgini çektiğime sevindim." derken sesi düz ama kıvrılan dudakları imalıydı.
Yer yarılsa da içine girsem, niye seyrediyorsun kızım adamı, diye kendime kızsamda gözlerimin ona kaymasına mani olamıyordum.
Kitaba dikkatimi tekrar verip kaldığım yerden devam ettim. Bi zaman sonra Bekir'in çalan telefonu ile dikkatim dağıldı.
"Efendim Cengiz?" deyip karşıyı dinledi.
"Kim çözmüş davayı yeni avukat mı bulmuşlar?"
Cengiz ne dediyse kaşları havalandı,
"Bak sen gelin ağaya" deyip keyifli bir kahkaha attı. "Vallahi helal olsun. Hain kimmiş?" diye sordu.
İyice merakımı celbetbişti, hain kim? Şaşırdığı gelin ağa kim?
"Anladım Cengiz, tamam Murat'a da selam söyle." Deyip kapattı.
Keyfi yerine gelmiş olacak ki bilgisayarı da kapatıp yanda olan komidinin üzerine bıraktı.
"Hesna, burda sigara içsem rahatsız olur musun?" diye sordu.
"Olmam" dedim hızlıca hâlâ fikrimin sorulmasına şaşırdığım için alel acele konuştum.
Karşımdaki berjere oturup sigarasını yaktı, biçimli parmaklarına sigara yakıştı, bu düşündüğüme kendim de şaşırdım ben sigaradan hiç haz etmezdim.
"Boran Ağa'nın düğününe seni getirdiler mi?" diye sordu.
Başımı iki yana salladım burukça,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sa Herşeye Değer... (Hesna'm)
Художественная прозаMuhtemel Aşk'ta yarım kalan aşkların hikâyesi... Baklavanın kalanı nerede? Bekir çok severmiş birkaç dilim koy bir tabağa hadi." dedi. Elimdeki işi bırakıp kilere geçtim tepsiyi alıp geri dönüyordum ki Yaren'in "Bende baklava istiyorum" deyip te...