Ülkü'den
Gece Narin ve Asım bebekle geçti, ara ara uyanıp ağladığını duydum, hatta mama hazırlayıp getirmeyi teklif ettim ama Narin sadece anne sütü ile devam etmeye kararlı görünüyordu. Bir musibet bin nasihatten iyiymiş derler ya, Narin için aynen öyle olmuştu. Çocuğunun herşeyden önemli olduğunu, güzel kalıp elinde tutmaya çalıştığı kocasının onu hiç görmeyeceğini kabul etmiş gibiydi.
Öyle sakindi ki bu hali beni çok daha fazla korkutuyordu. Konağı başımıza yıkması hatta biz içindeyken yakması gerekiyordu.
Sabah bebişin sesiyle uyandım, Narin onunla sohbet ediyordu daha doğrusu dertleşmek de denebilir,
"Yaaa bebeğim, o kadar oyun tuzak kurdu annen elinde ne var senden başka?"
Konuşmanın bir kısmını kaçırmıştım sanırım.
"Onlar çok mutluydu, benim yüzünden mutsuz üç insan olduk... Şimdi yine onlar çok mutlu, sen ve ben nasıl mutlu olacağız onu bulmam lazım."
Ağladığını sesinden anlıyordum aslında ama uyuyor olmak işime geliyordu, gözlerimi açarsam hem o susmak zorunda kalacaktı, hemde ben ne diyeceğimi asla bilemezdim.
Böyle bir şeyin nasıl tesellisi olurdu ki?
"Baban çok güzel sever Asım, beni sevmesede seni sever sakın üzülme, bundan sonra sen ve ben varız. Annen varken hiç üzülme, korkma bebeğim."
Kollarındaki bir haftalık bebeğin kaygıları yoktu belki ama Narin'in çok büyük kaygıları vardı.
Tıklatılan kapı ile gözlerimi açtım,
"Narin hanım, Mirza ağam Ülkü ablayı soruyor?" diyen Hediye'nin Narin'den çekindiği sesinin tonundan bile belliydi.
"Sen gelince uyandı Hediye, odasına çıkar birazdan." deyip kapıyı kapattı.
"Günaydın." deyip doğruldum, komidinden saate baktığımda işe gitmek için yarım saat kadar vaktim vardı,
"Günaydın Ülkü, bu gece beni yanlız bırakmadığın için teşekkür ederim." dedi samimiyetle.
"Ne demek, ne zaman ihtiyacın olursa çekinmeden arayabilirsin beni." dedim üzerime ince hırkamı giyip kuşağını bağladım. Sabahları artık serin oluyordu.
"Ararım, sen bu gece benim yanımda oldun ya... Her zaman ben de senin yanındayım Ülkü." dedi.
"Kendini üzme Narin, biliyorum söylemek kolay yaşamak illaki daha zor ama önceliğin bebeğin olsun." dediğimde başını salladı usulca.
Tam kapıdan çıkıyordum ki,
"Ülkü..." demesiyle ona döndüm. Gözlerini kaçırıp dudaklarını ıslattı,
ne diyecekse hem söylemek istiyor. Hemde konuşmaktan korkuyordu sanki, "Canan, kötü biri değildir. Onu Arjin hanımın insafına terketme."Hayda kendine kuma gelen Canan'dan mı bahsediyordu?
"Sana mesafem ne ise ona da aynı Narin, dün uğradım yanına burda olmaktan mutlu değil. Siz nasıl bir çemberin içine düştünüz anlamıyorum. Miran abinin bu yaptığı çok yanlış." dedim sinirimi saklayamayarak.
"Miran en doğrusunu yaptı desem delirdiğimi düşünürsün değil mi?" diye sordu oğlunu omzuna yatırırken.
"Narin kollarında bir haftalık bebeğinle üstüne kuma geldi, nasıl bir doğru bu. Madem istemiyor en başından karşı çıksaydı, hadi çıkamadı sana dokunmasaydı. Yazık değil mi Asım'a?" diye çıkıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sa Herşeye Değer... (Hesna'm)
Художественная прозаMuhtemel Aşk'ta yarım kalan aşkların hikâyesi... Baklavanın kalanı nerede? Bekir çok severmiş birkaç dilim koy bir tabağa hadi." dedi. Elimdeki işi bırakıp kilere geçtim tepsiyi alıp geri dönüyordum ki Yaren'in "Bende baklava istiyorum" deyip te...