Hesna'dan,
Üzerimde ki bedenimi saran triko siyah elbisenin üzerine yaklaşan kışın etkisiyle fazlasıyla soğuyan havadan etkilenmemek için sıcak tutacak ama çokta kalın olmayan şalı omuzlarıma doladım. Elindeki çanta ile ayağımdaki butiler gayet uyumluydu.
Saçlarımı sabahtan düzleştirmiş akşam üzeri ise uçlarına dalga vermiştim. Süslenme işini gözlerimin yeşilini ortaya çıkaracak zarif göz makyajımı becerebilecek kadar ilerletmiştim.
Bu kadar hazırlık niyeydi peki?
Hanoğlu konağına gidiyorduk maaile... Evet, Zelal ve hatta Cihan abi bile iki dirhem bir çekirdek hazırlanmışlardı.
Boran ağaya geçmiş olsun gitmek için haber verilmiş fakat Bayram Ağa'nın yemeğe davet etmesi ile iş büyümüştü. Şüphesiz bundan en hoşnut kişi Zelal'den başkası değildi.
Bekir ise bu telaşımıza inat son dakika konağa gelmiş ve hiç acelesi yokmuş gibi hâlâ duştaydı.
Anka kuşu kolyemi de boynuma takıp yatağın ucuna oturdum, banyo kapısına diktim gözlerimi, sanki duştan daha hızlı çıkacaktı böyle bekleyince...
Etkisi oldu mu bilmem ama Bekir belinde havlusu, saçlarını kurulayarak çıktı, ayıptı ama bu kadar giyindik süslendik ateş bastırmaya utanmıyor muydu?
Kuruyan boğazıma inat gözlerimi kaçırdım. Mahsus yapıyordu...
Zelal'in planlarından bahsettiğim için asla Hanoğlu konağına gitmek istemiyor, bilerek ayağını sürüyordu.
Şu kısa zamanda anladığım en net şey Bekir yalandan dolandan, yapmacık ortamlardan yani kısacası samimiyetsiz her yerden nefret ediyordu. Cihan abi ile konuşsa da, anlamazdan gelen kardeşi işini iyice zora sokmuştu.
Üzülüyordum onlar için Bekir gibi bir abim olsa örnek alır, akıl sorardım. Gel gelelim Zelal burnunun dikine gidiyor, peşi sıra Cihan abiyide bir cehenneme bencilce sürüklüyordu.
"Hesna'm..." diyen sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım.
Tam karşımda büst gibi duruyor olması haksızlık değilde neydi?
"Efendim." Dedim gözlerine odaklanmaya çalışarak.
"Gel gitmeyelim güzelim, bak koca konak ikimize kalır. Tadını çıkaracak faaliyetler buluruz." Deyip göz kırptı.
Yeminle irademe oynuyordu. Yatağın üzerine hazırladığım kıyafetlerinden elbiseme uygun seçtiğim gömleği alıp kalktım yataktan etrafında dolanarak giymesini sağladığımda sessizce uyum sağladı.
Önüne dikilip düğmelerini iliklerken,
"Çok isterdim Bekir Ağam ama bu akşam olacakları çok merak ediyorum. Dahası ben hiç Hanoğlu konağına gitmedim. Kim bilir bir daha ne zaman kısmet olur." dedim sonlara doğru nazlanarak.
Omuzları düştü yenilgiyle,
"Madem hanım ağam çok istiyor." deyip yanağımı okşayarak saçlarımı geriye attı. "Onun isteği benim için emirdir. Hem bu kadar hazırlık boşa gitmesin hımmm?" dedi beni eriterek.
Yüzüme yerleşen gülümsemeye mani olamadım etrafımda döndüm usulca,
"Güzel olmuş muyum? Yakışmış mı?" Dedim onaylanma ihtiyacı ile.
Aynı gülümseme onun da yüzüne yayıldı, boynuma sokulup derin bir nefesi ciğerlerine doldurdu,
"Az daha nazlanarak konuşursan özenerek sürdüğün rujun bozulacak haberin olsun." diye fısıldadı tenime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sa Herşeye Değer... (Hesna'm)
Художественная прозаMuhtemel Aşk'ta yarım kalan aşkların hikâyesi... Baklavanın kalanı nerede? Bekir çok severmiş birkaç dilim koy bir tabağa hadi." dedi. Elimdeki işi bırakıp kilere geçtim tepsiyi alıp geri dönüyordum ki Yaren'in "Bende baklava istiyorum" deyip te...