21. Bölüm

175 25 2
                                    

Zelfi'den,geçen bir haftaya yakın zamanda sığınma evinde hiç kimse tarafından rahatsız edilmeden huzurun tadını çıkarmıştım. Ayşe her gün yada en geç gün aşırı ziyareti ne geliyor. Ne yedirip içeceğini şaşırmış gibi bana yemek taşıyordu.

    Durup dururken küçüklüğüne dönüp kollarımın arasına sığınıyor, saçlarını okşayıp şefkat göstermemi bekliyordu. Bir sıkıntısı olduğunu hissediyorum da ne olduğunu çözebilmiş değilim. Beni köyden getiren Murat her zaman yanında yakınında olsa da içini kemiren bir şey var hissediyorum.

    " Ayşem, neye üzülüyorsun sen? Anlat bakayım ablacım hı?" dedim sonunda dayanamayarak.

   Yattığı dizimden kalkıp yatağın üzerinde bağdaş kurdu, gözleri önünde birleştirdiği ellerinde,

    "Abla sence gerçek aşk diye birşey var mı? Yoksa gelip geçen bir zaman sonra biten bir duygu mu?" Diye sordu.

  Bana...

  Ne bileyim gülüm ben?

   Ne diyeyim ki şimdi sana?

   Kadın erkek yan yana aynı cümle içinde bile midemi bulandırıyor nasıl derim?

  Küçük güzel kalbinin kurduğu hayalleri nasıl yıkarım?

   "Olmasa bu kadar şarkı,türkü, roman yazılmazdı, var demek ki Ayşem ama bizi bulur bulmaz orasını bilemem." dedim biraz da şakaya vurarak.

    "Derya abla dedi ki, Murat beni seviyormuş... Ama o da Boran ağamı seviyordu, bak bıraktı gitti. Şimdi ben nasıl onun sözüne güvenip yola çıkayım." Diyerek sitem etti.

    "Senin günlerdir anlattığın Derya ablan Boran Ağa'nın karısı mı?" dedim şokla.

   "Hıı... Sen bilmiyor muydun adını? Ben biliyorsun sanıyorum yaaa." dedi masumca.

    "Ne bileyim gülüm ben, sanki ahbabın gibi ağa karısını anlayacağını." Diyebildim.

   "Çok iyidir ki o, hiç öyle burnu havada değildir. Benle yemek pişirdiği olur, odasını beraber temizler yerleştiririz. Kahve içecekse bana da yaptırır karşılıklı içeriz. Hiç Elif hanım gibi, Selma hanım gibi değil. Hatta beni çarşıya bile götürdü biliyor musun?" dedi heyecanla anlatırken. Gözlerinde ki sevgiyi görünce minnet duydum ta yüreğimden ama içimde de yine bir şüphe kol geziyordu.

    "Selma hanım Devran Ağa'nın karısı mı?" Diye sordum.

   "Hımm..." Dedi gönülsüzce. "Ama çok değişti son sıralar, Şilan ile Havva hanım ile arasından su sızmaz oldu. Devran ağam da yüzüne bakmıyor şin sonu ne olur bilmem." diyerek kısaca özet geçti durumu.

   "Devran Ağam bi haltlar yemiş olmasın, onun çapkınlığı namlıdır Mardin'de." Dedim ilk aklıma geleni söyleyerek.

    "Yok!" dedi hemen "O eskidendi abla, karısından başkasına baktığını ne gördüm ne duydum. Pekte tatlı bir oğlu var adı Tuğra bir görsen yersin."

   Dudak büktüm bu kadarını da beklemiyordum Devran Ağadan demek ki gerçekten durulmuş. Ben lisedeyken kızların hepsi peşinden koşardı, sırf Hanoğlu konağında kalıyor diye az yalakalık yapmazlardı.

   Bir Devran Ağanın bir de Cihan Ağa'nın hayranları çoktu. Gerçi Cihan Ağa'nın çapkınlığını duymadım, ondan çekinirlerdi. Yanaşmaya cesaret edilemeyecek kadar sinirli ters bir adammış. Bir bacısına kıyamamış demek, senelerdir esaretime sponsor olduğuna göre.

    Konuya dönmek için,

    "Şimdi sen Derya ablan demese Murat'ın seni sevdiğine inanmayacak mıydın? Sen ölçüp tartmadın mı? " Diye sordum.

Aşk'sa Herşeye Değer... (Hesna'm)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin