Boran Ağa'nın arabası avludan çıkmış geriye hırsından delirmiş bir Zelal ve onun bu halini görüp öfkelenen Cihan Ağa kalmıştı. Oturduğu sedirden bir hışım ile kalkan Zelal kapıdan içeri tüm siniri ile bağırdı.
"Mutfakta dedikodumu yapan arsızlar dışarı gelin!"
Bekir dış kapıdan yanıma doğru gelirken tek kaşı havaya kalktı, bu sanırım neler oluyor demekti. Omuz silktim usulca.
Başı önünde avluya çıkan kızlar Gülhan anneye ve Hüseyin ağaya kaçamak bakışlar atsa da bu ailede kimin kime diş geçireceğini adları gibi biliyorlardı bence.
"Demek hanım ağayı çok beğendiniz!" dedi buram buram alay kokan sesiyle.
Kızların başı yerden kalkmazken Bekir neler olup bittiğini yeni anlıyordu.
"Bundan sonra hanım ağa versin maaşınızı, benim evimde arkamdan konuşacak kimseye tahammülüm yok. Toplayın eşyanızı bir saat sonra hiç birinizi burda görmeyeceğim." diye kızların biletini kesti.
Yaptıkları doğru değildi ama cezaları bu mu olmalıydı? Orası tartışılır...
Hüseyin ağadan medet umar gibi ona döndüklerinde,
"Duymadınız mı hanımınızı?" dedi kızını arkalayarak.
Mutfaktaki dedikodu üçlüsü ağlayarak içeri girdiğinde onlar için üzülmüştüm.
Bekir elimden tutup az evvel erkeklerin oturduğu sedire oturmamızı sağladı. Peşi sıra kız kardeşine dönerek,
"Hanım ağayı beğenen herkese böyle savaş mı açacaksın?" dedi eğlendiğini belli eden sesiyle.
Cihan Ağa'nın, "Abiii!" diye uyaran sesini duymazdan gelerek.
"Hayır merak ediyorum da dün akşamdan sonra tüm Mardin Derya hanımı konuşuyor olmalı, çoğu da erkeklerin yanında silah çekmekten bile sakınmayan bir hanım ağayı ilk defa duyuyor. İstemeden hayran kitlesi oluşacak, hepsiyle nasıl başa çıkmayı düşünüyorsun?" dedi eğlendiğini saklama gereği duymadan.
"Kim silah çekmiş oğlum, ne diyorsun?" diyerek Bekir'in oltasına ilk takılan Hüseyin ağa oldu.
"Alman bir şirketle davalıktı ya Hanoğulları, dün Derya hanım çözmüş davayı. Şirketteki hain de Çetin itiymiş." dediğinde baba oğul konuya hakim oldukları belliydi. Ben ne konuştuklarını anlamasam da Cihan dahil herkes kulak kesilmişti.
"Gelin hanım mı çözmüş?" diye onaylatma gereği duydu şaşkınlıkla Hüseyin ağa.
"Dur daha, önemli kısım orası değil. Tabii Devran, Çetin'in ağzını burnunu yer değiştirmiş." diye devam etti.
"Eline sağlık Devran'ın, Boran'ın yokluğunda kaç senedir emek ediyor aferin diyecek değildi ya!" dediğinde Hüseyin Ağa'nın, Hanoğlu erkeklerini takdir edişi aşikardı.
"Öyle..." Dedi babasıyla aynı fikirde olduğunu belli ederek "Boran ile Devran akşam hanımlarını almış tatlı yemeye gelmişler meşhur mekana. Çetin de gelip Devran'a silah çekmiş."
Cihan alayla güldü,
"Lan bunların koruması, adamı yok mu? Kuş gibi avlarlar bunları." dedi.
Bekir kardeşine döndü,
"Devran nasıl Boran'ın kuzeniyse Çetinde kuzeni ne bilsin korumalar." dedi açıklık getirerek.
"Bir dur Cihan!" dedi Hüseyin ağa "Gerisini anlat Bekir." dedi merakla dinleyen Zelal'i es geçerek.
"Çetin silah çekince, hanımları arkalarına alıyorlar, Devran namlunun ucunda, Çetin sarhoş, Boran'ın anlık yanlışı kardeşinin hayatına mâlolur eli kolu bağlı derken..." deyip duraksadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sa Herşeye Değer... (Hesna'm)
Ficción GeneralMuhtemel Aşk'ta yarım kalan aşkların hikâyesi... Baklavanın kalanı nerede? Bekir çok severmiş birkaç dilim koy bir tabağa hadi." dedi. Elimdeki işi bırakıp kilere geçtim tepsiyi alıp geri dönüyordum ki Yaren'in "Bende baklava istiyorum" deyip te...