Güneş gözükmeye başladı. Ensar Bey önemli eşyaları hazırlıyor, Funda Hanım çocukları son kez uyarıyor, Orbey ise nöbette bekliyordu. Ama iki kişi hâlâ ortalıkta yoktu.
"Berceste! Kalk artık birazdan çıkacağız." diye bağırdı Funda.
"glyom!" gibi bişey dedi Berceste.
Kafasını yastığın üstünden söktükten sonra ayağa kalkıp odasından dışarı çıktı. Oldukça yorgun gözüküyordu. Gözleri yerinde durmuyordu. Funda şaşkın şekilde sordu:
─ Ne kadar uyudun sen?
─ İki..
─ İki o kadar da kötü değil. Bi yüzünü yıka düzelirsin.
─ İki saat.
─ ...
─ Ben almayalım demiştim bunu. Sarı süpürge.
─ Bunu konuşmak için yeterli zamanımız yok. Levent nerede kaldı?
─ Gelir birazdan.
Birkaç saniye sonra Orbey Levent'in geldiğini söyledi. Yukarı çıkıp elindeki süslü elbise ve takım elbiseyi Ensar'a gösterdi Levent.
─ Nasıl? Olmuş mu?
─ İdare eder. Ama bişeyler eksik sanki.
─ Elbisenin rozeti yok. Girişte rozet gerekiyor.
─ Hay bin yaşa Berceste. Ben de evet demiştim oylamada:)
Dedi Funda Hanım. Sağı solu belli olmuyor kadının.
Funda odasına gidip bir altın ay rozeti ve iğne iplik çıkardı. İki dakikada dikti elbiseyi. O ve Levent giysileri kontrol etmeye devam ederken, Ensar da elindeki çantayı Berceste'ye verdi.
─ İçinde dün bahsettiğim protez kol var. Muhtemelen tam uymayacağı için hareket ettiremezsin. Ama önemli olun kolun olması.
─ Merk etmyin. Gzüm kapalı bile.. halledebilrim.
─ Önce gözün açık halletmelisin. Ayakta uyuyorsun.
Berceste ve Levent güzel bir şekilde hazırlandılar. Artık bir soylu gibi görünüyorlar.
Ve yola koyulma zamanı. Orbey bağırdı:
"Arabalar geldi!"
Berceste dışarı doğru bi göz attı.
"Sizi fakir sanıyordum." dedi.
"Artık o bile değiliz. Üstündekileri kirleteyim deme ha." diye karşılık verdi Ensar.
İki genç lüks kraliyet aracına bindiler. Berceste, araca hayran kalmış olmalı ki yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Levent ise çok ciddiydi. Hatasını telafi etmesi gerektiğini düşündüğüne kalıbımı basarım. Olmayan kalıbımı.
Funda ve Ensar da arkadaki külüstür araca binmişlerdi. Orbey'in görevi kuleyi korumak olduğu için burada kalıyordu. Uzun bir yolculuğun ilk adımı atılmıştı. Araçlar çalıştırıldı ve ikinci adıma başladılar.
İki buçuk saat sonra, Leven'in uzun çabaları sonucunda uyanan Berceste'nin gördüğü şeyler tarif edilemeyecek derecede güzeldi. Şato ve malikanelerle dolu sokaklar, Sanat eseri gibi görünen üst geçitler ve ufukta görünen o muazzam kale. Sanki bütün insanların paraları burada birikiyormuş gibi her yerde altın detaylar vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE-KAVGAN
ChickLitBir köle kızın sol kolu kesildiğinde, hayatı tamamen değişir. Ancak Berceste'nin hikayesi, bu acı dolu anla başlamaz. Fiziki varlığı olmayan bir gizemli varlık tarafından gözlenen Berceste, kendisini hayatta kalmak için savaşan bir grup insanın için...