Kan Kokusu

8 3 1
                                    

Gözlerimi keskin bir acıyla açtığımda nerede olduğumu anlayamayacak kadar başım dönüyordu. Bu ilk uyanmışım değildi, farkındaydım. Fakat diğerlerinden farksızdı, yine uykuya yenik düştüm...

Gözlerimi her açtığımda yeniden kapanıyorlardı. Uykuya esir düşüyordum fakat uykum yoktu. Gözlerimdeki sızı geçmek bilmiyordu. Hiçbir şey hatırlamıyor, nerede olduğumu bilmiyordum.

İşte şimdi gerçekten kanıyordu. Her tarafım kanıyordu ve bu rüya olamayacak kadar gerçekti. Acı, tüm bedenimde gezintiye çıkmıştı sanki. Her tarafım dakikalar geçtikte daha da ağrımaya, sızlamaya başlıyordu. Parmak uçlarımdan saç köklerime kadar acı çekiyordum. Neden kanıyordum?

Babam yoktu. Ablam yoktu. Annem hiç olmamıştı. Deniz ve Ecem yoktu. Oğuz yoktu... Ben yoktum. Sadece sesler vardı. Kime ait olduklarından bi haber onları duyuyordum.

"Aç artık gözlerini," diyordu ilahi bir ses. Kime ait olduğuna dair bir fikrim olmasa da çok tanıdıktı. Oysa hiç duymadığıma da emindim.

"Aç gözlerini, Ukde. O zambaklar sen olmadan bir anlam taşımıyor..."

"Ukde" diyordu bana: anlamı düğüm. Zambaklardan bahsediyordu bana: anlamı yeniden doğuş. Gözlerimi açmamı söylüyordu bana fakat ben kanıyordum. Gözlerim bile kanıyordu. Açamıyordum onları. Her saniye bir başkası daha ümitsizliğe kapılıyordu.

Kapının ardından tanıdık çığlıklar gelmeye başladı. Yakınlaştıkça odadaki kişi kapıya ilerledi, tahmin edebiliyordum çünkü uzaklaşıyordu. Kapı açıldı ve kapandı. Artık tamamen sessizliğe gömülmüştüm. Gözlerimi açtım.

Evimi, Deniz'in evini veya en azından bir hastane odasını görmeyi beklemişken tanımadığım bir karanlıkta açmıştım gözlerimi. Bu karanlık kesinlikle tanıdık değildi. Öyle bir yabancıydı ki hatta, kanadığımı bile unutturdu. Böylesi yabancı bir yerin ise buram buram zambak kokması tezatlıkta zirve yapmıştı.

"Neredeyim ben?" dedim kendi kendime, birinin duyabileceğini umarak. Fakat sesim kalınlaşmış, kısılmıştı. Öylesine yabancı gelmişti ki sesim, tek yabancının karanlık olmadığını anlatmaya çalışıyordu sanki.

"Kimse yok mu?" diye bağırdım sesimin çıktığı kadar. Normal bir insanın ortalama ses düzeyi, şu an benim bağırışımdan bile daha fazla duyulurdu.

Gözlerimi bedenime çevirdim fakat karanlıktan pek bir şey görebildiğim söylenemezdi. Hissediyordum, kanıyordum. Acı, iliklerime kadar hissettiğim tek şeydi. Korku ise o an bana uğrayamadı. Gözlerim yeniden karanlığa uzandığında, bilinçaltımın tekrar kapandığını anlamak zor olmasa gerekti.

***

Yeni bir rüya daha görüyordum. Bu sefer öylesine bir rüyaydı ki, öncekinin aksine kan nedir bilmiyordum. Acı yoktu. Gökkuşağına gülümsüyordum. Elimde bir zambak vardı. Hatta bir zambak tarlasının içerisinde oturuyordum. Buram buram zambak kokuyor, bana gerçek olmayışını hatırlatıyordu.

Tatlı bir kabus gibiydi. O an acı yoktu. Annem yoktu. İçim rahattı çünkü o kadın yoktu. Etrafa onun kokusu sinmemişti. Onun sesi duyulmuyor, o çevremde görünmüyordu.

Acı bir rüya gibiydi. O an kan çoktu. Annem yoktu. İçim içimi yiyordu çünkü o yoktu. Bir anne şefkafi arasamda annem yoktu. Bir anne kokusu yoktu. Ninni söyleyen sesi ve ne olursa olsun beni rahatlatan nefesleri yoktu. Benim annem hiçbir zaman olmamıştı.

Tanıdık sesler geldi yeniden. Bu kabusu bitirmek istediler, izin vermedim. O an ölmek istedim. Benim annem yoktu.

Güzel bir kokuyu soludum. O an gerçekleşsin istedi içimdeki çocuk, izin vermedim. O an yaşamak istedim. Benim annem yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Notlardan Zambak (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin