5.Buluşma

302 171 30
                                    

************************************

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

************************************

Taksiden iner-inmez Zeynepi gördüm. Hızlı adımlarla yanına yaklaştım. Yüzüne beş ton makyaj vurup gelmesini umursamayarak "Naber Zeynep?" diye sordum.

"iyi senden?"

"İyi, iyi. Sen?"

"Hadi gel bulalım bu çocuğu."

"Hadi gidelim" diyerek, etrafı gözden geçiriyorduk. Evet karşıdaydı. Beyfendiler güzelce bankta oturuyolardı. Bu çocuğa dakiklarca bakmamak elde değildi. Gerçektende kendisine has bir yapısı, tipi vardı. Onu dakikalarca incelemek isterdim. Giyindiği beyaz bluz gömleğin içinde çok yakışıklı duruyordu. Uzaktan bakınca zaten sporla ilgilendiğini anlamak hiç zor değildi. Öyle arkasına yaslanmış, yanınakı kendisine benzeyen bi çocuk vardı. Çok benziyolardı. Yani ne yalan diyim arkadaşınında yakışıklılıkta Sinandan bi farkı yoktu. Ama bence Sinan daha çekici gözüküyordu. Başını sol tarafa çevirdiğinde gözlerini kısarak beni fark edince ayağa kalktı.

Hemen bi telaşlanarak yanımdakı Zeynepe göz ucu bakarak, yanıma yaklaşan benden tahminimce 20 cm uzun olan çocuğa baktım. "Selam" dedi dün konuştuğumuz zamankı gibi sert olmayan bir ses tonuyla. Dün olduğu gibi konuşmaya zorluk çeksem bile "Merhaba" demeyi başarmışdım.

"16 dakika." dedi gözlerimin içine bakarak. Hiç bişey anlamadığım için
"Ne?" sorusunu sordum.

" Tam 16 dakika, geç kaldın."

"Bakıyorumda çok dakiksin."

"Herzaman."

"O yüzdenmi dün bi yere yetişmek için hızla koşuyordun?" sordum merakla. Şu an gözlerinin içi gülse bile ciddiyetle "Sen ne çok biliyorsun böyle."

Dediğini cevaplamak için düşünemeye zaman gerekti de, Zeynep Sinanın ardından "Çocuklar artık asıl konuya mı dönseniz, telefonlar..."

"Ha evet, telefonumu ver." dedim elindeki telefonuma bakarak.

"Önce sen ver."

"Korkmana gerek yok, mafya falan değilim para karşılığı sana telefonunu vereyim." dedim keyiflle.

Dudağını kıvırarak "Farkındaysan seninde telefonun bende."
Evet bu doğru olabilirdi aslında. Telefonunu uzatarak sol eline koydum. O da aynı şekilde telefonumu uzatarak avcuma koyduğunda hemen telefonumun arkasına bakıp bi yerine birşey falan oldumu diye kontrol ettim.

"Allah kahr etmesin, benim telefonum kırılmış." diye iç çekti.

"İyi oldu, dün beni yere düşürtüp sonra özür dilememenin cezası."

"Özür dilerim, Lila lütfen bağışla beni." dedi alayla. Kaşlarımı kaldırıp "Sen ismimin Lila olduğunu nereden biliyorsun?"

"Kilit ekranında sarışın cüceye benzeyen tatlı bi kız çocuğu, elindeyse Lila isimli balon tutuyor. Aynı sen."

ÇarpışmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin