6.Parti

304 161 25
                                    

Bölümler düzenleniyor..
  (6 bölüm şu an eski halinde, yok ama eğer hala okuyucam diyorsan okuya bilirsin)) 👈

İyi okumalar
______________________________________

Uyanır-uyanmaz odamın pencerelerini açtımıştım. Hava çok güzeldi. O kadar rahat uyumuştum ki, kendimi dünyanın en mutlu insanı gibi hiss ediyordum. Pencereden gelen hafif yağmur kokusunu belkide aylardır hiç bu kadar güzel içime sindirmemiştim.  Üstümdeki banyo havlusunu çıkartarak rahat birşeyler giyinerek odadan çıktım.

Sanki bi değişiklik vardı. Ev çok sessizdi. Her gün sabah uyandığım zaman duyduğum çamaşır makinesinin sesini bu gen duymamıştım. Hayret. Mutfağa geçip ortalığa baktım.  Annemi mutfakta görmeyince odalarına doğru gidip nerede olduklarına baktım. Allah, Allah. Nerede bu kadın? Yer yarıldıda içine mi girdi?

Bekirin odasına giderek kapıyı çalmadan içeri girdim. Uyuyordu canım kardeşim. Ne güzelde horul-horul uyuyordu.
"Bekir,  kalk." diyerek omzuna dokundum.

"Ne var be?" dedi gözlerini açmadan.

"Annemlerin nerede olduğunu biliyormusun?"

"Ben ne bileyim, nereye koydunsa ordadır git bul Allah, Allah."

"Bekir annemler eşyamı ki nerede koyduysam ordadır diyorsun?"

"Kalk hemen öküz!"

"Lan git başımdan uyuyucam."

"Eh ne halin varsa gör." dedim beline yavaşça vurarak. Bu çocuk yüzünden sinirlenicek değildim. Kalkmıyorsa kalkmasın. Zaten çok actım bide onunla uğraşmayayım.

Mutfağa girip bir şeyler yemek için buz dolabını açarken  buz dolabının üstündeki  yeşil notu gördüm.

Not;
"Kızım biz babanla hastaneye gittik, Hatice teyzeniz hastalanmış. Yemeğinizi yiyin aç kalmayın. Biz 1 saate kadar olamıyıcaz evde."

Sonunda nerede olduklarını öğrenmiştim. Yani bu not da ne anne. Sanki 18 asırda falan yaşıyoruz. Telefonla bi mesaj yazın da göreyim öyle. Rahatlanıp, açtığım buz dolabındqn sucuğu götürerek kendime suçuklu tost yaptım. Elime yaptığım tosumalarak Televizyon odasına gidip birşeyler izleyerek yaptığım tostu yemeye başladım. Yani bi insanın eli bu kadar mı lezzetli olurdu. Tosttan bi ısırık daha aldığım zaman üstü başı su içinde olan Bekir yanıma gelerek koltuğa oturdu.

"Olum bu üstünün başının hali ne neden su olmuşsun böyle?"

"Abartma lan, elimi yüzümü yıkadım sadece."

"Çamaşır makinesini de düşünmüşsün sanırım."

"Ne?"

"Kıyafetlerini de yıkamışsın yüzüne gözüne su vurduğun zaman."

"He biraz öyle oldu. Neyse abisi kurban olsun kardeşine. Acım ben."

"Ben senden büyüğüm Bekir Abla de bana."

"1 yıl 10 ay sadece, herneyse işte ben acıktım Lila."

"Bekir acıktıysan ben ne yapayım?
Git dolaptan bir şeyler ye" derken masanın üstünde olan sucuklu tostumdan öyle bir ısırık alarak, tostu bi lokmaya bitirdi. 

"Boğazında kalsın Öküz! Ayı! Dana!"
Diye vurdum beline.

Ağzındakıları yutmaya çalışarak "Lan ne vuruyon boğuldum burda."

"Seni şimdi öyle bi vurucam ki, boğulmaktan da kötü olucaksın." Ayağa kalkarak gülümsedi ve "Canım ablam benim, çok güzel yapmışsın ellerine sağlık, zorla yuttum ekmeği."
Diyerek yastığı kafama attı. Sinirle onu vurmak için ayağa kalktığımda Bekir onu vurucağımı anlayarak koşmaya başladığında koşarak onu yakalamaya çalıştım.
  Boyu uzun olduğu için masanın üstünden atlarken, bense masanın altından çıkarak bacaklarını tutmaya çalışıyordum. "Bekir Dursana artık." bak yeter artık günümü zehir ettin." 

ÇarpışmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin