14. Hastalık/sinir

249 109 44
                                    

Merhabaa💗
Yeni bölüm geldi...
Sizi çok tutmayım, iyi okumlararr❤️




______________________________________

Eski bölümden;

Sinan bana göz ucu bakdıktan sonra dedi:
-Bunu arkadaşından duymak istemezmisin?

Pelin:
-Olur, fark etmez bana.

Ben:
-Yoo Pelin, zaten her şeyi ben söyledim sana bence en iyisi Sinandan duy.

Sinan:
-Lilacım kız senin söylemeni istiyor, ne diyosun

Pelin:
-Aaa söyle.....yin derken sözü ağzında burakıp,

-Sinancım ne fark eder sen söyle işte. Allah, Allah

Sinan bana sıfat yapıp:
-İyi o zaman söyleyim diyip boğazını temizledi. "Biz ee 2 aydır sevgliyiz"

Pelin:
-Neyy, 2 ay nasıl ola bilir ki, siz okulda tanışmadınızmı?

Ben:
-Evet haaa yooo. Pelin önceden de tanıyorduk.

Pelin:
-Peki ya şimdi niye benim haberim oluyor Lilaa? Diye sordu, sorgulayar bakışlarla

Ben Sinana kısacık kestirip baktım. Sinan anladı her alde ondan yardım isteyeceğimi bu yüzden konuştu:

-Çünkü ben söyledim.

(bunu bana bakarak söylemişdi Eşeyim)

Ben:
-Evet Pelin, tam karar verememiştik düşündük tartıştık karar verdik işte.

Berk:
-Hem arkadaşlar geçti bitti bu olay, biz önümüze bakıcağız.

Pelin:
-Berk bey zaten önüme bakıyorum, arkama niye bakayım ki?

Berk:
-Ne bileyim ben Allah, Allah

Pelin:
-O zaman boş-boş konuşma. Heralde bir bildiğimiz varda konuşuyoruz burda.

Berk sakin bir tavırla:
- Pelincim sana bildiğin yok diyen mi varki.

Pelin:
-Yok ama kelimelerin bunu söylüyor.

Berk:
-O zaman o kelimelerime söyle ki, yalan haberleri ortaya koymasınlar. Sonra kavga çıkıyor aramızda.

Ben Sinanın omuzuna dokunup, telefondan bir şeyler yapmalıyız diye bir yazı yazdım. Sinan yazıyı okur okumaz o zaman yap dedi. Ben:
-Sinan nasıl yapayım ben, sen yap

Sinan:
-Yap işte bir şeyler.

Berk:
-Allahım size noluyo durduk yere?

Pelin:
-Bak bunlar yine başladılar,, neyi yapmaya çalışıyorsunuz..

Sinan bana bakıp:
-Galiba başardık, dedi.

Berk:
-Neyi başardınız?

Sinan:
-Berk çok konuşuyorsun sonra söylerim.

Pelin:
-Eee ne zaman kalkıyoruz?

Sinan:
-Şimdi diyip ayağa kalktı.

Ben:
-Peki ya hesabı ödemedik?

Berk:
-Liloo burası Sinanın babasının restoranı, hesabı ödemeye gerek yok.

Sinan:
-Lilacım çok konuçma gel gir koluma

Ben:
-Yoo gerek yok. Ben kendim yürürüm.

Sinan:
-Lila, insanlar bakıyor söz restoranı çıkalım bırakıcam.

Ben:
-Haa birde bırakmayacaktın öyle mi? Ben yürürüm.

Sinan Beni dinlemeyip, belimden tutup kendisine çekti. Böyle olduğu zaman kalp atışlarının sesini duymak çok rahatlayıcı geliyordu. Bilmiyorum ama şu anda ona kızmak yerine saatlerce bu pozisyonda kala bilirdim. Sinan:
-Lilacım noldu uyudun mu? Seni kendime yaklaştırdım diye mi şimdi bedenimden kopmuyorsun?

ÇarpışmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin