İclal • Onbeşinci Bölüm • Birinci Kısım •

4 0 0
                                    

İclal

Onbeşinci Bölüm

Birinci Kısım

Soğuk hava, parmak uçlarımı morartırken... Üşümeye devam ettim, çaresizce. Bugün yine montum kaybolmuştu. Aslında kaybolmuyordu... Ben kaybetmiyordum, onlar çalıyor... Bazen çöpe, bazen ise yırtık pırtık bir hâlde önüme atıyorlardı.

"İclal? Yavrum yine mi montun yok senin?" Büşra hoca yanıma geldi. Dudak kenarı: "İyiyim, ben." Diyebildim sadece. "Kızım ne iyisi! Donacaksın!" Yüzünde ki, üzgün bir ifade yoktu. Sıkıntılı bir ifade vardı. Artık halime, acıyamıyorlar sadece, bu sorunlarımla hep uğraştıkları için canları sıkılıyordu.

"Hocam," dedim kendimi zorlayarak. "Ben..." Dedim. Titrememi artık durduramıyordum. "Kızım, bak b-" hocanın sözünü Mehmet kesti. Kolunu omuzuma atarak, kendine çekti beni. Üstüne sigara kokusu sinmişti.

"Hocam! Ben içeri götüreyim. Asım abiye, soralım. Montunu belki görmüştür." Omuzumu sıktı. Acı ve soğuk bedenimi çiğ çiğ kemirirken... Sadece, başımı eğip kabul ettim. Büşra hoca, uğraşmamak için: "Olur." Dedi.

Yanımızdan ayrılıp, diğerlerinin yanına giderken Mehmet, omuzumu sıkıca tutarak beni çevirdi. Beni, öyle bir sıkı tutuyordu ki: "Bırak!" Dedim, zorla. Daha da sıkı kendine çekip, merdivenlerden çıkmaya başladık.

"Gerizekalı! Donacaksın yoksa! Biraz daha sabret binaya girene kadar!" Merdivenlerden çıktık, binanın içine girdik. Beni bırakmadı. Ben, kendimi ondan çekmeye çalıştım, birden o beni bıraktı. Boşluğuma denk geldiği için... Düştüm.

Güldü, halime. "Salak!" Dedi, gülmeye devam etti. Gözlerine baktım sinirle. "N'oldu? Hanimiş küçük salak?" Dedi, halimle dalga geçerek. Elini, başımın üstüne attı, saçlarımı karıştırdı. "Aferin aferin!" Dedi tıpkı bir köpek sever gibi...

Ayağa kalktım hemen. Muhtemelen, Asım abi, müdürün odasındaydı. Müdürün odasına gitmek için hızla merdivenlerden çıkarken, birden kolumu yakaladı. Sıkıca tutarak kendine çekti, beni.

"Gerizekalı! Senin pis montunu kim alır! Salak! Hayır bir insan neden bu kadar aptal olabilir ki! Çöpleri karıştırdın mı? Senin eşyaların yeri orası!" Kolumu daha da sıkarken, acısıyla: "Bırak!" Dedim.

Kolumdan tutup, sürükleyerek tam binadan dışarı çıkartıyordu ki... İlayda'nın sesini duydum. "Bıraksana kızı!" Mehmet, ona dönüp baktı.

İlayda, çok rahat bir hâlde elleri cebinde konuşuyordu. Mehmet, hiçbir şey demedi... Ama sonra, beni yere iterek bıraktı. Yerde ki bana, sinirle baktı sonra İlaydaya döndü, ona da aynı bana baktığı gibi nefret ve öfkeyle baktı.

Sonra, gitti.

İlayda, elini uzattı. Kalkmam için yardımcı oldu. Bende, ayağa kalktım. "O, pislikle ne işin var ki senin?" Diye sordu. Sessiz kaldım. Bir şey demedi: "Ders saati değil mi? Niye dışardasın sen? Ders beden değil mi sizin?" Kolları göğüsünde yeniden bana soru sordu: "Montum..." Dedim.

İlk katta ki kızlar tuvaletine yürürken ikimiz de: "Yine mi? Bir ayda senin Allah'ın her günü mü kayboluyor? Çok bu bonkör senin ailen?" Tuvalete girdik. "Hayır, öyle değil." Dedim hemen. Bana baktı. "Tamam tamam, şaka değil kaka yaptım belli ki." Dedi.

"Beni bu hafta babam okula bırakıp, getirecek... Eğer istersen..." Yine hemen itiraz ederek: "Hayır, teşekkür ederim..." Dedim. Sessiz kaldı. Gözlerime baktı, sonra aynaya döndü. "Enes..." Dedi, gözlerini kaçırarak.

"Okula... Bugün de, gelmedi... Değil mi?" Yine bana, Enes'i sordu. Ellerimi musluğun altında yıkarken, dalgınca: "Sabah gördüm. Müdür odasına giriyordu." Dedim. Ellerimi, çektim. Peçete ile silmek için, yürürken: "Peki." Diyebildi.

İkimiz de tuvaletten, çıkarken o sınıfına dönmeden önce: "Çıkışta bekle beni. Hatta, kapının önünde bekle. Sana ceketimi vereceğim." Yine itiraz edecektim ki: "İclal!" Dedi kızarak. "Bu gidişle zatürre olacaksın! Bizimle gel desem, hiç kabul etmezsin!" Dedi. Başımı eğdim, kabul ettim.

"Sınıfa geç, bence. Zaten zil iki dakikaya kalmaz çalacak." Dedi. Sınıfın kapısını çaldı. Bir şey dememe izin vermeden, sınıfına girdi. Bende, karşıda ki sınıfıma girdim.

Yokluğum da varlığım da onlar için birdi. Şimdiye, Büşra hocanın bile aklından çıkmıştım. Cam kenarı, sırama geçip oturdum ve sıramın altında ki test kitabımı çıkardım. Çantamda ki kalemliği çıkarmak için, fermuarı açarken zil de çalmıştı.



İCLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin