İclal • Onbeşinci Bölüm • Onyedinci Kısım •

1 0 0
                                    

İclal

Onbeşinci Bölüm

Onyedinci Kısım

İlyas'ın biberonu dalgınca tutarken,  yüzüne tuttuğu ayna yardımıyla, cımbızla kaşlarını alan annem konuştu: "Ne yapmayı düşünüyorsun?" Diye sordu. Hiçbir şey demedim. Eve geç gelmiştim... Nerede,kimle, nasıl bir hâlde olduğumu... Nasıl bir hâlde olduğumu merak etmiyor muydu?

"Böyle ekmek elden su gölden... Bebek bir kardeşin var ama sen kendi karnını düşünüyorsun... Yazık." Anneme baktım, umursamacza konuşuyordu ama benim acıtacak bir can bırakmamışlardı bende. Bir şey demedim.

"Sana bir iş buldum. Haftaya bir görüş. Zaten reşit oldun. Çalışsan iyi edersin... Artık sana harçlık vermek istemiyorum. Kendine bak, biraz büyü..." Bana doğru baktı. Gözlerimi çekmedim. Ne kadar da kolay diyordu öyle... Kimse benim ne istediğimi düşünmüyordu. Herkes, beni kendi kafasında bir yere koymuş ona göre hareket ediyordu benimse kabul etmekten başka şansım yoktu.

İlyas'a baktım, gözleri kapanmıştı. Uyumuştu. "Yazık... Kardeşinin rızkını da yiyorsun... Neyse, çalışacağın için... Sorun yok. O zaman, faturaları sen ödersin. Bende marketi alırım. Bana biraz para da vermen gerek." Yeniden ona baktım, bana gözlerini devirdi: "N' oldu? Annenden paranı mı esirgiyorsun şimdiden? Ben seni evlat diye besledim büyüttüm... Şimdi de sen bana yardım edeceksin! Öyle yattığın yerden olmaz bu işler..." Dalgınca yüzüne baktım... Gülümsemeye çalışarak, anneme dediğim tek şey: "Hepsi senin olsun." Oldu.

O günden sonra okula gitmedim. İlayda beni sadece bir kere aradı. Açmadım. Numarasını engellemedim ama... Açmadım. Mehmet ise, sadece beni işe giderken gördü bir sabah... Onda da, yine hiçbir şey söylemedim. O da üstelemedi... Öylece Mehmet de İlayda da, Enes de... Hayatımdan çıktı.

Annem eski çalıştığı fabrikaya girdirmişti beni... Şimdi orada çalışıyordum. Sabahları okul saatinden de erken kalkıyor gece geç saatlere kadar çalıyordum.

Artık bana dair hiçbir şey kalmamıştı. Benden istenilen tek şey ise, şimdi paraydı. Okulu bıraktığım için Feride teyze de Ali amca da çok kızsalar da... Reşit olduktan sonra işe gireceğimi onlar da çok iyi biliyordu...

Şimdiyse işten dönüyordum, apartmandan içeri girdim. Yorgunca, merdivenlerden çıktım. İlyas'ı uyandırmamak için sessizce kapıyı açtım. İçeri girdim. Her zaman açık olan televizyon bugün kapalıydı. Annem belli ki erkenden yatmıştı. Montumu ve çantamı askılığa astım ayakkabılarımı da çıkardım.

Tuvalete ilerledim, elimi yıkandıktan sonra mutfağa yürüdüm. Buzdolabından dünden kalan yemeği ısıtmak için kapağı çekiyordum ki... Üstüne bir not bırakılmıştı.

Bu annemin yazısıydı.

Kağıdı elime aldım ve, bir sandalye çekip oturdum... İnci gibi yazmıştı... Annem... Benim, annem.

Bana bir veda mektubu bırakmıştı. Kardeşimi de alıp, beni terk etmişti. Yapayalnız kalmıştım. Dünya, artık benim için kendimden bile ibaret değildi çünkü ben... Yoktum. Hiç olmamıştım.

"İclal," sevgili kızım bile yaşamamıştı. Beni doğurduğu için o kadar pişman ve öfkeliydi ki... Nefreti, mektuba da taşımıştı. "Seni hiç sevmedim, bunları kalbini daha fazla kırmak için değil... Hiçbir zaman sana yalan söylediğimi düşünmemen için yazıyorum. Ben seni hiçbir zaman sevmedim, kabul etmedim.

Çünkü sen, beni maafettin. Her şeyimi elimden aldın... Nefret sebebim, baban da değil... Sensin. Senin azmin. Seni düşürmek için o kadar uğraştım ama sen... Gitmedin benden... Kabul edip, seni doğurmak zorunda kaldım. "Belki," dedim. "Onu doğunca severim." Öyle olmadı, senden daha çok nefret ettim.

Seni kucağıma bile almıyordum. Bana kanımdan, canımdan... Öyle hiçbir zaman gelmedin. Yemin ederim, denedim... Seni çok sevmek için, her annenin yavrusunu sevdiği gibi bende seni çok sevmek istedim... Olmadı.

Yapmadım.

Ve, şimdi gidiyorum. Bu öylesine bir gidiş değil İclal. Bu öylesine bir terk ediş değil. Ben seni doğduğun gün bıraktım aslında... Özür dilerim, her şeye rağmen. Umarım mutlu olursun, her şeye rağmen.

Ben, İlyas'ı da alıp... Onunla gidiyorum. Ben kendi ailemle gidiyorum ve biliyorum sende birgün kendi aileni kuracaksın ve benim gibi bir anne asla olmayacaksın.

Her şeye rağmen, teşekkür ederim... Bana, katlandığın için ve özür dilerim her şeye rağmen, seni bir kere bile kollarıma sevgiyle almadığım için.

İlyas'ı çok sevdiğini biliyorum, bizim ortak noktamız sadece İlyas... Ve, onu hayatım boyunca seveceğim... İkimizin yerine, çok seveceğim. Canını yakmayacağım.

İclal, evi de eşyaları da... Sana bırakıyorum. Beni arama, çünkü ben senin ulaşabileceğin bir yerde olmayacağım.

Hoşçakal, kendine iyi bak.

Annen."

Gözyaşlarım, damla damla kağıda aktı... Soğuk mutfakta hıçkıra hıçkıra ağladım... Kimse duymadı.

Annemin... Bana yazdığı son mektubu kalbime bastırdım... Ağladım, ağladım, ağladım.

On sekizinci yaş günümün, iki ay sonrasında her şeyim... Bitmişti.

İCLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin