Hava kararıyorken balkonda oturmuş elimdeki resmi bitirmeye çalışıyordum. Toprak üzerine okuldan sonra geçirdiği eşorfmanlarıyla oyuna kaptırmış bir yandan cips tıkınıyordu. Oyuna ettiği küfürleri bütün mahalle dinlerken ben duymamaya çalışıyordum. Resmime odaklanmaya çalışıyorken duyduğum ses ile irkildim.
- Ne çiziyorsun?
Sesin nerde geldiğini anlamayarak etrafa bakındım.
- Yukarıdayım.
Olduğum yerde kalkıp balkondan yukarıya kafamı kaldırdım. Bedenini tamamıyle balkondan aşağıya sarkıtmış elindeki sigarası ile beni izleyen oğlanla göz göze gelmiştim. Beni görünce yüzündeki sırıtma daha da büyüdü.
- Ne çiziyorsun?
Okul boyunca kavgadan beri görmemiştim onu. İkisi de bütün günü cezalı geçirmişlerdi.
- Düşeceksen daha sarkarsan.
Gülerek sigarayı dudaklarına götürdü ve son bir nefes alıp söndürdü. Bana bakıyorken konuştu elini çenesinin altına dayıyorken.
- Bana bir şey olmaz. Sen niye evinde değilsin.
Elimdeki resim defterini yana bırakıp sırtımı balkona yasladım yukarıya bakıyorken.
- Bu akşam Toprak'ta kalacağım ailem evde yok. Sana mı soracağım kalmak için?
Alayla söylediğimle ile o da gülümsedi. Omuzlarını silkip biraz daha eğilmeye çalıştı.
- O nerde?
Gözlerimi odanın içine çevirip kulaklığı takılı oyuna full odağını vermiş arkadaşımı izledim.
- Oyun oynuyor şuan.
Bakışlarımı yeniden Ateş'e çevirdiğimde yüzünün daha ciddi olduğunu gördüm. Bir sigara daha yakıyorken uzaklara bakarak konuştu.
- Kızdın bugün baya bana sevgilini dövdüm diye.
Yüzüm buruşuyorken kaşlarım çatıldı baya. Sesi pişman gibi gelse de asla öyle olmadığını hissediyordum.
- Sevgilim değil o benim.
Anlık dudaklarına götürdüğü sigarasını durdurdu Ateş. Bir kaç saniye bekledikten sonra geri götürdü ve bir nefes çekti sessizce. Sonra yine bana indirdi bakışlarını.
- Baya sinirlenmiş duruyordun yinede.
Omuz silkip yüzünden gözlerimi ayırmazken ekledim sakin bir tınıda.
- Sevgilim değil dedim yakınım değil demedim.
Yüzünde anlam veremediğim bir ifade oluşuyorken daha yeni yakmasına rağmen elindeki sigarayı söndürüşünü izledim. Belli süre bir şey demeden bekledik ikimizde.
- Beni hatırlıyorsun dimi?
Söylediği ile bakışlarım daldığım caddeden kalkıp ona döndü yeniden. Bir sey demeden bekliyorken o da bana geri döndü.
- Yazın, kafeden.
Cevap vermezken bir şey demeden başımı onaylayan şekilde salladım. Hafifçe tebesüm etti parmaklarıyla oynarken.
- Fala inanıyor musun?
Söylediğim ile yüzünde masum bir ifade oluşmuşu. Güldü gözleri kısılana kadar.
- Hayır hayır annem inanıyor onun için gelmiştik baya gider annem oraya seni daha önce görmemiştim.
Ayakta durmaktan yoruldugum için sandalyeye geri oturdum. Kollarımı balkonun demirine yansayarak çenemi dayadım. Karşı apartmanın eskiyen boyasını izlerken konuştum. Gözlerinin hala benim üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.
- Dayımın kafesi, sadece yaz için çalıştım.
'Hmm' tonunda bir anlama tınısı işittim. Bakışlarını hala üzerimde hissederken binaya boş boş bakmaya devam ediyordum. Bu yaza dair her şeyi düşünmek beni yoruyordu resmen bedenen.
- Ben.. daha sonra geldim ama yoktun.
Duyduğum sessiz cümle ile başımı kaldırdım. Ona bakmak için döndüğümde bakışlarını kaçırdı. Karşı caddeyi izlerken parmaklarıyla oynuyordu.
- Çok durmadım, bir yakınımı kaybetmiştim
Sesi belli süre gelmedi. Sonra bana döndü bakışları. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Çok az tanıyordu beni, niye üzülmüş duruyordu.
- Üzgünüm..
- Sorun değil.
Hafif gülümsedi tam bir şey diyecekken içeriden annesinin sesi geldi öfkeli şekilde. Baya kızgın geliyordu. Bana hafifçe gülümseyip göz kırptı.
- Tekrar görüşürüz portakal.
YOU ARE READING
painting a dream
Romancehayatımın çoğunu oluşturan, küçüklüğümden beri istediğim hayal ettiğim her şeyi bana yaşatan, yaşadığım her şeye rağmen yanımda olup ailem olan iki insana.. en çok da küçüklüğüme