İlk derslerden nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmiyordum. Kafamı aşırı sert olan sıraya koyup yastık gibi hayal etmeye çalışıyordum. O kadar uykum var ki şuan cidden bıraksalar üç ay uyurum gibi geliyordu. Tam dalıcak gibi hissederken yanıma oturan beden ile ayıldım. Gözlerimi açtığımda toprak elindeki aldığı krakeri açmaya çalışıyordu. Benim için aldığı çilekli sütü uzatıp konuştu.
- Kahvaltı yaptın mı?
Başımı hayır anlamında sallayıp kaldırdım. Elime çilekli sütü alıp açmaya çalışıyorken sınıfa göz gezdirdim. Daha herkes gelmemişti bile. Cidden herkesin gözlerinden uyku akıyorken Toprak'a döndüm.
- İlk dersiniz ne sizin?
Krakerini yemeğe başlamışken yüzü buruştu sorduğum ile.
- Matematik.
Dilimi dışarıya çıkarıp iğrenmiş bir ifade ile baktım ona. O da mutsuz duruyorken sessizce ekledim pipeti ağzıma götürmeden önce.
- Bizim ki edebiyat yine iyiyiz size göre.
Başıyla onay verdikten sonra ayağa kalktı. Artık sınıfına gitmesi gerek biliyordum ama cidden yalnız kalmak istemiyordum bu sınıfta hiç. Toprak hissetmis gibi elini uzatıp turuncu saçlarımı karıştırdı.
- Tenefüste görüşürüz tamam mı?
Başımla onayladım ben de sessizce. Tam o sırada sınıf kapısının açılması ile oraya döndüm. Kalbime saplanan acı ver öfke bianda geri dönmüştü. Bir yanım okul hatta şehir degiştirmiş olmasını umsada burdaydı işte. Karşımda öylece duruyordu. Ölmemişti, taşınmamıştı, başka okulda değildi. Beni bütün yaz görmezden gelmemesinin, mesajlarıma dönmemesinin nedeni hayal ettiğim hiç bir şey değildi. Sadece istememisti.
Toprak'ın çenesi gerilirken elindeki krakeri benim sırama bırakıp ona doğru yürüyeceğini hissedince ayağa kalkıp direkt önüne geçtim.
'Boşver'
Sesim kısık çıkıyorken bakışları bana döndü. Canımın yandığını görünce elini uzatıp yanağımdan bir makas aldı sakince.
- Sana bir şey derse söyle gebertiyim.
Başımla onaylasam da söylediği cümleye katılmadığımı biliyordu. Toprak bütün kötü bakışları ile Fırat'a bakıyorken çıkışını izledim. Fırat onu görmezden geldi. Hep yaptığı gibi. Çantasını benim sıramın önündeki sıraya atıp bana baktı. Gözleri boş gibi desem yalan olurdu ama konuşmak istemiyordum. Hocanın gelmesine daha olduğu için tuvalet gidip beklemeyi düşünüyordum. Adımlarım sınıfın dışına ilerledi. Tam kapının eşindeyken kolumu tuttu biri. Kim olduğunu bilmek zor değildi.
- Konuşabilir miyiz?
Kolumu çekip sınıfın girişinde öylece duran Fırat'a baktım.
- Onun için bir yok üç ay falan geç kaldın sanki?
Sesimdeki duygusuzluk beni bile şasırtsa kalbim hiç öyle değildi. Fırat derin nefes alıp bakışlarını yere eğdi.
- Cidden zor bir yazdı inan yazmak istedim.
Dudaklarımdan alaycı bir gülüş çıktı. Aynı terane geliyordu yine. Psikolojim bozuktu, kafam yerinde değildi, kendime odaklanmak istedim, ailemle sorunlarım artmıştı. Yazmak istese yazardı çok iyi biliyordum. Kaçıyordu benden sonra salak ayağına yatıyordu. Ona inanmak isteyen tarafımı cidden gömmeye çalışmak çok zor olsa da bu sefer öylece kalbimi alıp parçalamasına izin vermeyecektim.
- Dinlemek istemiyorum, konuşmak istemiyorum Fırat.
Eli elime uzanıcak gibi olunca sertçe geri çektim. Tavrım onu alındırmış gibi durunca daha gülmek istemiştim.
- Peki sana zaman vereceğim.
Bunu söyleyip sınıfa ilerlediginde cidden sinirden küplere binmiştim. Gergin şekilde nefes alıyorken gözlerimi koridorda gezdirdim. Sınıflarına giren öğrencilere bakıyorken bana dik dik bakan iki göz gördüm.
Ateş.
Beni mi izliyordu bunca süredir?
Pişmiş pişmiş bakarken ben baktığım için gözlerini bile kaçırmadı. Kollarını göğsünde bağlamış omzunu dayamış sınıfının kapısından beni izliyordu. Toprak'ın sınıfı.. Kafama dank eden şeyle durduğu kapıya baktım. Sadece komşu oldukları yetmezmiş gibi onunla aynı sınıftaydı. Sabah Toprak'ın gerginliğini hatırladığım için derin nefes verdim. Sinirini ve sinirini ne kadar kontrol edemediğini biliyordum. Umarım kavga etmezdi. Okuldan atılması için iki uyarı hakkı kalmıştı sadece.
Ben bunları düşünüyorken bakışlarım yeniden Ateş'in gözlerini bulduğu sırada sırıttığını gördüm. Kaşlarım çatılıyorken o omzunu kapıdan çekip sınıfına girdi. Umursamayarak bende beni boğan sınıfa girdim. Fıratı görmezden gelip arkasındaki sırama oturdum. Bana dönmeden konuştuğunu duydum.
- Saçların.. güzel olmuş.
İçimden sabır çekerek başımı sıraya yasladım. Konuşmak dinlemek istemiyordum, sadece gün bitsin eve gideyim istiyordum.

YOU ARE READING
painting a dream
Romansahayatımın çoğunu oluşturan, küçüklüğümden beri istediğim hayal ettiğim her şeyi bana yaşatan, yaşadığım her şeye rağmen yanımda olup ailem olan iki insana.. en çok da küçüklüğüme