"Xiao, Nereye kayboldun bu sefer?!"
Xiao'yla tanışalı hemen hemen bir yıl oluyordu. Tanıştığımız günden beri her seferinde daha fazla yakınlaşmıştık. Hatta pek sık olmasa bile arada sırada bana içini döktüğü de oluyordu. Öyle çok şey yapmıştık ki birlikte, artık o olmadan bir gün bile geçirmiyordum.
Birlikte yemek pişiriyor, çay içiyor ve keşfe çıkıyorduk. Elbette, o yıllardır buralarda olduğu için kendisine pek keşif gibi değil daha çok tur rehberliği gibi geliyordu. Yine de beraber tonlarca şey yapıyorduk. Hayır, artık her şeyimizi birlikte yapar olmuştuk.
Gerçekten de Xiao artık hayatımın en büyük parçası haline gelmişti. Üstelik buna rağmen ona olan ilgim ve gizemli kişiliğine olan merakım bir an bile azalmadı. Ne kadar bana karşı açılmış olsa da hâlâ hakkında bilmek istediğim bir sürü şey vardı. Sormaya çekiniyordum genelde fakat zaman zaman o bunu seziyor ve ben sormadan anlatıyordu.
Bu sefer söyleyeceğime pek inanmayabilirsiniz ama yine de bahsetmeden geçemem; Yalnızca bir-iki kere olsa bile gülümsediğine şahit olmuştum. Düşününce bile mutlu oluyorum. Bir zamanlar uzaktan izlediğim adeptusu gülümsetebilmiştim.
İlk gülümseyişini daha dün gibi hatırlıyorum.
Bir gün Wangshu Inn'den ayrılırken karşıma çıktı ve gün batımını izlemeye, dağlara gitmeye karar verdik.
Doğrusu bu benim fikrimdi çünkü o gün moralinin bozuk olduğu bariz belliydi. Keyifsiz olduğu bir zamanda bana görünmesini garipsemiştim çünkü normalde kötü hissettiğinde hiç ortaya çıkmazdı. Kafasını dağıtmak için dağlara gitmeyi teklif etmiştim.
Uzun bir yürüyüşten sonra güzel manzaralı ve sessiz bir dağın tepesindeydik. Az ötedeki ağaca sırtımı yasladım, o da yandaki kayaya yaslanmıştı.
Gün batımını seyrediyor olsak da bu görüntüyü beş yüzüncü izleyişim falandı, ister istemez gözüm daha ilgi çekici şeylere kayıyordu. Maskesine mesela.
"Maskemde bir şey mi var, y/n?"
Fark etmemesi imkansızdı zaten, Xiao'dan bashediyorduk.
"Yok, ilgimi çekiyor sadece. Daha önce hiç benzer bir maske görmemiştim."
Daha önceden olsa hemen düşüncelerimi, merak ettiğimi ifade etmezdim. Fakat artık rahattım bu konularda.
İçine derin bir nefes çekti, elini maskesine götürdü. İlk başta bakışlarımdan rahatsız olduğunu ve maskesini alıp göremeyeceğim bir yere kaldıracağını zannetmiştim lakin öyle olmadı.
Maskesini alıp bana uzatmıştı.
"Dikkatli ol."
Bu hareketi çok sevimli gelmişti, ellerinden dikkatlice aldım maskeyi. Parmak uçlarımla inceliyordum ve açıkçası ellerime aldığım en havalı şey olabilirdi.
Yavaşça maskenin arkasını çevirdim. Tam olarak Xiao'nun yüzünün kalıbıydı. Hiç takarken görmemiştim ama bakarak bile yüzüne cuk oturacağına emin olabiliyordum.
"Bu sadece bir aksesuar mı?"
"Hayır, savaşırken çok sıkıştığımda takıyorum. Bedenimi hafifletiyor, sayesinde daha hızlı ve yükseğe hareket edebiliyorum. Fakat taktığım süre boyunca bana hasar veriyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
genshin impact // Oneshots !!
FanfictionTürkçe Oneshot ama ne isterseniz var, isteklere açığım. (☞ ͡° ͜ʖ ͡°)☞