𝘒𝘢𝘻𝘶𝘩𝘢 / IV

429 32 63
                                    

Şu saatlerde zaman geçmek bilmiyor gibiydi, Kazuha'dan ses seda çıkmıyordu ve bana söyledikleri yüzünden yanına gitmeye çekiniyordum.

Birkaç saat önce benden istekleri üzerine ona birkaç kitap, bir kalem ve bir de küçük defter vermiştim. O zamandan beri odasına girmedim.

Kitap okumayı deniyordum ama düşüncelerim beni engelliyordu, sayfalardaki kelimelerle bakışmak artık hoşuma gitmemeye başladığında bana seslendi.

"Y/N.."

Evimi dolduran bir ses vardı, beni mutlu hissettirmişti ancak sanki masum ve günahsız bir balığı sularından alıp bir fanusa, oturma odama hapsetmişim gibiydi.
Kalktım ve yanına gittim.

"Her şey yolunda mı?"

"Evet şey eh.. lavaboyu kullanmalıyım."

"Elbette."

Onu özellikle rahatsız etmemeye çalışarak kolundan destek olup ayağa kaldırdım. Yürümesine yardım ettim ve dinlenebilmesi için onu geri götürdüm.

"Kaedehara, sormak yeni aklıma geliyor ama yanında telefonun var mı? Ailene haber verdin mi?"

"...
Telefonum kıyafetlerimden birinin cebinde olmalı ama muhtemelen şimdiye kapanmıştır. Hem kapalı olsa bile ailemin aklına geleceğini sanmıyorum, fark etmemişlerdir bile."

Anladığım üzere ailesiyle arası iyi değildi, her kimler ise onlar hakkında konuşurken bile ses tonu değişiyordu.

Yürürken çok zorlanıyordu, bunu ona daha söylememiştim ama sanırım uzun süre fazlasıyla zorlanacaktı. Zaten ben söylemesem de anlamış olmalıydı.

Onu tekrar koltuğuma yerleştirdiğimde kazağın altından görünen bezlerin sarardığını gördüm.

"Kaedehara, yaralarını açabilir misin? Sargılarını değiştirelim."

"Mhm."

O kollarını açarken ben de batikon, merhem ve yeni sargı bezleriyle birlikte gerekli bazı malzemeleri getirdim.

Odaya geri döndüğümde kollarını sıvamış beni bekliyordu. Yanına oturdum ve yaralarının üstündeki emilmemiş fazla merhemi temizledim. Bu sefer elimi sıkmamıştı ama yine de nazik davranıp işimi zorlaştırmamaya özen gösteriyordu. Ben kollarıyla ilgilenirken yüzüme bakmıştı, taze kesik ve çizikler tentürdiyot için fazla açıktı bu yüzden sadece antibiyotikli krem sürüp yeniden kollarını kapattım. Parmakları dahil elleri küçük büyük birsürü çizik içindeydi. Beyaz ince elleri de iyileşsin diye onlara da krem sürdüm.

Yüzündeki yaralarına daha iyi bakabilmem için omzunu benden tarafa dayadı, alnındaki derin yarayı ve yanakalarını büyük bir sabırla tekrar temizledim. Soluk yüzünü örten saçları dolaşmıştı ve kurumuş kan lekeleri hâlâ onu kirletiyordu.

"Saçların ve bedenin kirli. İstersen banyoyu kullanabilirsin.. rahat hissedersen duş alabilirsin yani."

Şimdi de bana yumuşak bakışlarla bakıyordu.. Ne düşündüğünü anlamaya biraz daha uğraşırsam sanırım aklımı yitireceğim çünkü hareketleri çok çelişiyor.

"Gerçi yaralarına su değmesi pek iyi olmaz. Zaten rahat hareket edemiyorsun.Yine de saçların için yardım edebilirim.
Bu arada telefonunu şarj edeceğim sana ulaşmak isteyen ailen olmasa bile..
arkadaşların olabilir."

ima ettiğim şeyi anladığını umuyordum.

"Teşekkür ederim... Aslında eve gitmeyi beklerdim ama saçlarımın kirli olmasından hiç hoşlanmıyorum.. üstüne bir de pislik ve kuruyan kan lekeleri içinde. Senin işin olmadığında saçlarımı temizlersem..
çok iyi olur."

genshin impact // Oneshots !!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin